eng
Dil Bilgisi Terimleri Sözlükleri
Bilim Terimleri Sözlükleri
Teknik Terimler Sözlükleri
Sanat Terimleri Sözlükleri
Spor Terimleri Sözlükleri
Hukuk Terimleri Sözlükleri
Ekonomi Terimleri Sözlükleri
Eğitim Terimleri Sözlükleri
Çevre Terimleri Sözlükleri
Sağlık Terimleri Sözlükleri
Sosyal Terimler Sözlükleri
Tarihi Şahsiyetler
Sarı Sayfalar
Deyimler Sözlüğü (U - 1)
#
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
Deyimler Sözlüğü (U - 1. Sayfa)
U dönüşü yapmak
:
1) yüz seksen derecelik bir dönüş yapmak; 2) (Mecaz) önceden sahi
...
ucu (herhangi birine) dokunmak
:
birine olumsuz etkisi veya zararı gelmek.
ucu bucağı olmamak (görünmemek)
:
başı sonu olmamak:
ucu bucağı yok (kayıp)
:
başı sonu olmayan, sınırsız, sonsuz:
ucu ortası belli olmamak
:
iş neresinden başlanacağı kestirilemez durumda olmak.
ucunda (bir şey) bulunmak
:
kötü bir şeye sebep olmak:
ucunu bulmak
:
sona erdirmek, kolayını bulmak.
ucuz atlatmak (kurtulmak)
:
zor veya tehlikeli durumdan az zararla sıyrılmak:
ucuz pahalı dememek
:
yüksek veya düşük fiyatlı olduğuna bakmamak:
ucuza çıkmak
:
yaptırılan bir şey az masrafla elde edilmek.
ucuza gitmek
:
basit, kolay, önemsiz olarak değerlendirilmek:
ucuza kapatmak
:
(Argo) ucuza almak, fırsatı değerlendirmek:
uç uca gelmek
:
ancak yetişmek.
uç vermek
:
1) çıban baş vermek; 2) bitki bitmek, sürmek; 3) (Mecaz) ortaya ç
...
uçan kuşa borcu olmak
:
pek çok kişiye borçlu olmak:
uçan kuştan medet ummak
:
çok sıkıntıda kalıp en ufak bir yardımın herhangi bir yerden gelm
...
uçkuruna gevşek (düşkün) olmak
:
cinsel isteklerin tutkunu olmak.
uçkuruna sağlam olmak
:
(Teklifsiz Konuşma) cinsel isteklerin tutkunu olmamak, namuslu ol
...
uçup gitmek
:
kaybolmak, yok olmak:
uçurumun kenarından dönmek
:
büyük bir tehlikeden son anda kurtulmak.
uf olmak
:
1) çocuk dilinde acımak; 2) çocuk dilinde yaralanmak:
ufku daralmak
:
ileriyi görememek, bakış açısı geniş olmamak.
ufkunu genişletmek
:
görüş alanını genişletmek, daha geniş, daha fazla bilgi ve görüş
...
uflayıp puflamak
:
sürekli olarak uflamak.
uğur getirmek
:
iyilik, şans, talih, bereket getirmek:
uğur ola! (uğurlar olsun!)
:
esenlikle git, yolun açık olsun! anlamında söylenen bir iyi dilek
...
uğurlu kademli olsun
:
mutlu bir olay dolayısıyla söylenen bir iyi dilek sözü.
uhdesinden gelmek
:
becermek, başarmak:
uhdesine almak
:
bir işi üstüne almak, yapacağına söz vermek, sorumluluğu altına a
...
ulak çıkarmak
:
haberci göndermek, posta çıkarmak.
ulufe vermek (dağıtmak)
:
1)(Tarih) Osmanlılarda askerî ve sivil kuruluşlardaki görevlilere
...
umacı gibi
:
korkunç ve çirkin görünüşlü.
umuda düşmek
:
gerçekleşeceğine inanmak.
umuda kapılmak
:
olacağını düşünmek, hayal etmek.
umudu (umudunu) üzmek
:
umudu kesmek:
umudu boşa çıkmak
:
beklentisi, umudu gerçekleşmemek, hayal kırıklığına uğramak.
umudu kırılmak
:
bir şeyin artık gerçekleşemeyeceği inancına varmak:
umudu sönmek
:
umudu kalmamak.
umudunu kesmek
:
artık olacağını beklememek:
umudunu kırmak
:
umut kesmesine yol açmak:
umurumda değil
:
beni hiç ilgilendirmiyor' anlamında söylenen bir söz.
umurumun teki
:
bir işe ilgi gösterilmediğini anlatan bir söz.
umut bağlanmak
:
olmasını, olacağını ummak.
umut beslemek
:
bir şeyin olabileceğini beklemek, ummak.
umut bırakmak
:
bir kimsede umut uyandırmak, umut vermek.
umut kesmek
:
1) umudunu kesmek; 2) bir şeyin artık gerçekleşemeyeceği inancına
...
umut serpmek
:
umutlandırmak.
umut uyanmak
:
umut doğmak, umut belirmek.
umut vermek
:
bir kimsede umut uyandırmak, bir kimseye güven vermek:
umutsuzluğa düşmek (kapılmak)
:
umudu kalmamak, güveni sarsılmak, olumsuzluğa sürüklenmek:
un ufak etmek
:
çok ufak kırıntılar durumuna getirmek, parçalamak:
un ufak olmak
:
çok ufak kırıntılar durumuna gelmek, parçalanmak:
ununu elemek, eleğini asmak
:
geri kalan ömrü süresince yapacak önemli bir işi kalmamak' anlamı
...
usanç getirmek
:
usanacak duruma gelmek:
usanç vermek
:
usandırmak, bıktırmak:
usançlık getirmek
:
iyice bıkmak, tamamen usanmak:
uslu durmak (oturmak)
:
yaramazlık etmemek:
usta elinden çıkmak
:
işinin ehli olan bir kimse tarafından yapılmak:
ustura tutunmak
:
vücuttaki istenmeyen kılları temizlemek.
usturayı kayışa çekmek
:
usturanın kılağısını almak için berber kayışına sürtmek.
usul tutmak
:
dümtekle tempo tutmak:
utancından yere geçmek
:
çok utanmak:
utancından yerin dibine girmek
:
istenilen biçimde ve nitelikte olmama karşısında üzüntü duymak, a
...
utanç duymak
:
utanmak:
utanç vermek
:
utandırmak, utanmasına yol açmak.
uvertür yapmak
:
(Teklifsiz Konuşma) bir şeye giriş niteliğinde söz söylemek veya
...
uygun bulmak
:
yakışır, yaraşır görmek:
uygun düşmek
:
yakışmak, yaraşmak, elverişli olmak:
uygun gelmek
:
1) yakışmak, yaraşmak; 2) elverişli olmak; 3) uymak:
uygun görmek
:
yakışır, yaraşır görmek, elverişli bulmak:
uyku basmak (bastırmak)
:
çok uykusu gelmek:
uyku çekmek
:
iyice uyumak:
uyku dağıtmak
:
uyumasına engel olmak:
uyku gözünden akmak
:
çok uykusu gelmek:
uyku kestirmek
:
kısa bir süre uyumak:
uyku nedir bilmeden
:
dinlenme imkânı bulamadan.
uyku tutmamak
:
uyuyamamak:
uyku vermek (getirmek)
:
uyuma isteği duyurmak, uyutucu özelliği olmak:
uykusu açılmak (dağılmak)
:
uykulu durumu geçmek:
uykusu ağır olmak
:
uykudan zor uyanmak.
uykusu başına sıçramak
:
1) uyuyamadığı için sersemleşmek; 2) uykusunu iyi alamadığından h
...
uykusu bölünmek
:
yeterince uyumadan uyanmak veya uyandırılmak.
uykusu derin olmak
:
uykusu ağır olmak.
uykusu gelmek
:
uyuma isteği duymak.
uykusu kaçmak
:
1) uyumak amacıyla yatmışken herhangi bir sebeple uyuyamamak: 2)
...
uykusunu almak
:
uykusunu tam olarak uyumak.
uykusuz kalmak
:
uyuyamamak:
uykuya dalmak
:
uyumaya başlamak:
uykuya varmak
:
1) uyumak: 2) (Mecaz) sükûnet, sessizlik, hareketsizlik içine gir
...
uykuya yatmak
:
uyumak için yatmak.
uyruğuna girmek
:
1) bir devletin yönetimini kabul etmek; 2) (Mecaz) bir kimsenin e
...
uyuyan yılanın kuyruğuna basmak
:
kötü bir kimsenin yeni bir kötülük yapmasına fırsat vermek.
uyuz etmek
:
(Teklifsiz Konuşma) sinirlendirmek:
uyuz olmak
:
1) uyuz hastalığına yakalanmak; 2) (Mecaz) birine, bir şeye sinir
...
uzağı görmek
:
ileride ne olacağını kestirmek.
uzak durmak
:
yaklaşmamak, karışmamak:
uzak düşmek
:
uzak olmak, uzak bulunmak:
uzak kalmak
:
uzakta bulunmak:
uzak tutmak
:
uzakta kalmasını sağlamak:
uzaklara gitmek
:
1) konudan ayrılmak; 2) gözleri dalmak, dalıp gitmek