|
Deyimler Sözlüğü (106)
Deyimler Sözlüğü (106. Sayfa)
-
yanıp durmak
:
-
pişman olmak:
-
yanıp tutuşmak
:
-
1) güçlü bir aşk ile sevmek; 2) bir şeyi elde etmek için güçlü bi ...
-
yanıp yakılmak
:
-
sızlanmak, şikâyet etmek:
-
yanıt hakkı doğmak
:
-
cevap hakkı doğmak:
-
yanıt vermek
:
-
yanıtlamak, cevaplamak.
-
yankı uyandırmak
:
-
bir olgu çevrede duygusallık, düşünce, dedikodu gibi tepki yapmak ...
-
yanlış çıkmak
:
-
yanlış olduğu anlaşılmak.
-
yanlış kapı çalmak
:
-
isteğinin yapılmayacağı, yersiz sayılacağı bir yere başvurmak.
-
yanlışını çıkarmak
:
-
yanlışını bulup göstermek.
-
yanlıştan dönmek
:
-
bir işte yapılanın yanlış olduğunu anlayıp yeni bir uygulamaya ge ...
-
yapıp etmek
:
-
(Halk Dili) yapmak.
-
yapma (yapma yahu)
:
-
şaşılacak durumlarda 'öyle mi, doğru mu, gerçek mi?' gibi anlamla ...
-
yapmadığı kalmamak
:
-
1) kendisi için zararlı olan birçok iş yapmak; 2) yapmadığını bır ...
-
yapmadığını bırakmamak
:
-
elinden gelen her türlü kötülüğü yapmak.
-
yaprak gibi titremek
:
-
aşırı titremek:
-
yaprak oynamamak (kıpırdamamak)
:
-
hava rüzgârsız, çok durgun olmak.
-
yaptığı hayır, ürküttüğü kurbağaya değmemek
:
-
yol açtığı zarar, yaptığı iyilikten büyük olmak.
-
yaptığı yanına (kâr) kalmamak
:
-
yaptığı kötülük karşılıksız kalmak, cezasını görememek.
-
yâr olmak
:
-
yardım etmek, yararlı olmak:
-
yara açmak
:
-
1) vücutta veya bir şeyin yüzünde yara oluşmasına sebep olmak; 2) ...
-
yara almak
:
-
1) yaralanmak: 2) (Mecaz) itibar kaybetmek
-
yara bere içinde olmak
:
-
vücudunda çokça yara, ezik, sıyrık, çürük bulunmak:
-
yara işlemek
:
-
1) yara kapanmayıp akıntı sürmek; 2) (Mecaz) üzücü bir olayın etk ...
-
yara kapanmak
:
-
yara iyi olup geçmek.
-
Yaradan'a kurban (olayım)
:
-
(Halk Dili) bir şeye hayran kalındığında söylenen bir söz:
-
Yaradan'a sığınıp
:
-
bütün gücünü kullanarak:
-
-
yaralı parmağa işememek
:
-
(Teklifsiz Konuşma) en küçük bir yardımı bile esirgemek.
-
yararı dokunmak
:
-
yararlı olmak, kâr sağlamak.
-
yararlı kılmak
:
-
fayda sağlayan ve üretken duruma getirmek:
-
yarasını deşmek
:
-
acıyı, üzüntüyü hatırlatmak, tazelemek.
-
yaraşık almak
:
-
yaraşmak.
-
yaraya merhem olmak
:
-
zorunlu ihtiyacı karşılamak.
-
yaraya tuz biber ekmek
:
-
bir derdin acısını çoğaltmak.
-
yarayı tazelemek
:
-
üzüntüyü, sıkıntıyı, acıyı hatırlatmak, yeniden ortaya çıkarmak.
-
yardan atmak
:
-
kazaya uğratmak.
-
yardım görmek
:
-
destek elde etmek, bağış almak:
-
yardımda bulunmak
:
-
yardım etmek:
-
yardımına koşmak
:
-
güç duruma düşene istekle yardım etmek.
-
yargıya başvurmak
:
-
dava açmak.
-
yargıya gitmek
:
-
bir anlaşmazlığı gidermek amacıyla mahkemeye başvurmak.
-
yargıya varmak
:
-
karşılaştırma ve değerlendirme yaparak bir sonuca ulaşmak, anlam ...
-
yarıda kalmak
:
-
bitmemek.
-
yarım elmanın yarısı o, yarısı bu
:
-
birbirine çok benzeyenler için söylenen bir söz.
-
yarım kalmak
:
-
tamamlanmamak, sonuçlanmamak.
-
yarım kulak dinlemek
:
-
umursamadan, önem vermeden dinlemek:
-
yarım sağ etmek
:
-
sağ yana biraz yönelmek.
-
yarım sol etmek
:
-
sol yana biraz yönelmek:
-
yarından tezi yok
:
-
gecikmeksizin, hemen:
-
yarışa girmek
:
-
yarışmak:
-
yarışa kalkmak
:
-
1) yarışmaya başlamak; 2) yarışmaya niyetlenmek
-
yarma gibi
:
-
çok iri yarı (kimse).
-
-
yas bağlamak
:
-
Yas tutmak:
-
yas çekmek
:
-
yas tutmak:
-
yas tutmak
:
-
1) çok üzülmek, yasa bürünmek, matem tutmak: 2) duyulan acı ve üz ...
-
yasa bürünmek (boğulmak, gömülmek)
:
-
çok üzülmek:
-
yasa çıkarmak (yapmak, koymak)
:
-
bir yasa önerisi, yasama gücü tarafından onaylanmak.
-
yasağı (yasakları) çiğnemek
:
-
uyulması gereken kurallara uymamak:
-
yasak savmak
:
-
1) bir nesne, bir gereksinimi geçici olarak karşılamak, şimdilik ...
-
yaş akıtmak (dökmek)
:
-
ağlamak.
-
yaş ilerlemek
:
-
yaşlanmak, ihtiyarlamak:
-
yaş tahtaya (yere) basmamak
:
-
bir işte uyanık davranarak aldanmamak.
-
yaşı benzemesin
:
-
erken ölmüş birine herhangi bir yönden benzetilen bir kimse için ...
-
yaşı ne, başı ne?
:
-
konuşulan iş için genç bir kimsenin yaşının ve deneyiminin elveri ...
-
yaşı yerde (toprakta) sayılası
:
-
ölsün' anlamında kullanılan bir ilenme sözü.
-
yaşını başını almak
:
-
1) yaşı ilerlemiş olmak: 2) deneyim kazanmış olmak
-
yaşını bitirmek (doldurmak)
:
-
öngörülen belli bir yaş sınırına ulaşmak:
-
yaşını içine akıtmak
:
-
duyduğu acıyı, üzüntüyü sezdirmemek.
-
yaşlara boğulmak
:
-
çok ağlamak.
-
yaşta kalmış kavat pabucu gibi
:
-
çaresiz, kırgın, üzgün:
-
yatağa (yataklara) düşmek
:
-
yataktan kalkamayacak kadar hasta olmak:
-
yatağa bağlamak
:
-
yataktan kalkamayacak kadar hasta etmek.
-
yatağa bağlanmak
:
-
yataktan kalkamayacak kadar hasta olmak.
-
yatağa serilmek
:
-
bitkin, yorgun bir durumda yatağa uzanıp yatmak:
-
yatağını ayırmak
:
-
ayrı yatakta yatmak:
-
yatak yorgan yatmak
:
-
ağır hasta olmak:
-
yataklık yapmak (etmek)
:
-
suçluları gizlice barındırmak, suçlulara yardım etmek:
-
-
yatıp kalkıp
:
-
her zaman, hep:
-
yatıp kalkmak
:
-
1) gecelerini geçirmek: 2) cinsel ilişkide bulunmak
-
yatırım yapmak
:
-
1) gelir amacıyla bir işe para yatırmak; 2) (Mecaz) ileride bir ç ...
-
yatıya kalmak
:
-
gidilen yerde geceyi geçirmek.
-
yavaş gel! (ol!)
:
-
(Argo) abartarak konuşanlar için kullanılan bir söz.
-
yavaştan almak
:
-
işi gereken sürede yapmamak.
-
yave okumak
:
-
gereksiz söz söylemek, boşa konuşmak:
-
yavru atmak
:
-
gebe hayvan yavrusunu düşürmek.
-
yay gibi
:
-
1) eğri: 2) çok gergin
-
yaya bırakmak
:
-
1) yarışma söz konusu olan durumlarda geride bırakmak: 2) yarı yo ...
-
yaya kaldın tatar ağası
:
-
istediğini elde edemeyen, başarısızlığa uğrayan kimseler için kul ...
-
yaya kalmak
:
-
1) istediği şeyi yapamaz duruma gelmek: 2) binecek bir şeyi olmam ...
-
yaygara koparmak
:
-
yaygarayı basmak.
-
yaygarayı basmak
:
-
bağırıp çağırmak:
-
yayık dövmek
:
-
yayık yaymak:
-
yayık yaymak
:
-
sütün ayranını ve yağını ayırmak için yayığı çalkalamak:
-
yaza çıkmak
:
-
yaz mevsimine ulaşmak.
-
yazboz tahtasına çevrilmek (döndürmek)
:
-
bir konuda art arda birbirini tutmayan kararlar alınmak:
-
yazı getirmek
:
-
yazlık giysiler giymek.
-
yazı tura atmak
:
-
bir oyunda ilk başlayacak olanı tespit etmek amacıyla veya girişi ...
-
yazıklar olsun
:
-
üzüntü ve kınamanın çokluğunu anlatan bir söz:
-
yazının cahili olmak
:
-
okuma yazması olmamak, bilgisiz olmak.
-
yazıp çizmek
:
-
yazmak.
-
yazıya dökmek
:
-
herhangi bir konuyu yazı ile anlatmak.
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|