|
Deyimler Sözlüğü (97)
Deyimler Sözlüğü (97. Sayfa)
-
tahkire uğramak
:
-
hakaret görmek.
-
tahlilden geçirmek
:
-
gözden geçirmek:
-
tahsil görmek
:
-
eğitim almak:
-
tahta çıkmak
:
-
hükümdar olmak:
-
tahtalıköyü boylamak
:
-
ölmek.
-
tahtaya kaldırmak
:
-
öğrenciyi sözlü sınav için sınıftaki tahtanın önüne çağırmak.
-
tahtaya kalkmak
:
-
öğrenci sınıfta kara tahta önüne çıkmak.
-
tahttan indirmek
:
-
hükümdarlığına son vermek.
-
takas tukas etmek
:
-
değiştirmek.
-
takat getirmek
:
-
dayanmak, katlanmak.
-
takati kalmamak (kesilmek)
:
-
gücü azalmak, bitmek:
-
takati yetmemek
:
-
gücü yeterli olmamak:
-
takatsizlik duymak
:
-
güçsüz ve kuvvetsiz kaldığını anlamak:
-
takılı kalmak
:
-
bir iş bitmemek:
-
takılıp kalmak
:
-
herhangi bir noktadan ayrılamamak:
-
takım tutmak
:
-
spor takımlarından birini desteklemek.
-
takıp takıştırmak
:
-
özenerek süslenmek:
-
takibe vermek
:
-
banka, alacağını hukuki yoldan tahsil edilebilmek için işi avukat ...
-
takla atmak
:
-
1) takla hareketini yapmak: 2) (Mecaz) çok sevinmek
-
takla attırmak
:
-
1) bir şeyi dilediği gibi beceriyle kullanabilmek: 2) birine iste ...
-
taklidini yapmak
:
-
1) bir şeyin veya kimsenin konuşmasını, davranışını komik bir biç ...
-
takoz koymak
:
-
1) aracın hareketini önlemek için tekerleklerden birinin önüne ve ...
-
takrir etmek
:
-
ders anlatmak.
-
takrir vermek
:
-
1) satışlarda sattığını söylemek: 2) önerge vermek
-
taksi çevirmek
:
-
hareket hâlindeki taksiyi bir yere gitmek için durdurmak:
-
taksite bağlamak
:
-
bir şeyi belli aralıklarla, belli miktarlarda ödeme şartları ile ...
-
-
taktik vermek
:
-
çeşitli sorunlarda sonuca ulaşmak için yol ve yöntem göstermek:
-
talandan geçmek
:
-
yağmalanmak:
-
talibi çıkmak
:
-
talip çıkmak.
-
talihi yaver gitmek
:
-
talihi iyi olmak, işi yolunda gitmek:
-
talihin kucağına atılmak
:
-
kendi kaderine boyun eğmek:
-
talihine küsmek
:
-
kötü bir durum veya olayla karşılaşıldığında yalnızca talihi suçl ...
-
talimat vermek
:
-
üst düzeyde bulunan biri, yaptıracağı işle ilgili olarak görüşünü ...
-
talip çıkmak
:
-
1) kız evlenme teklifi almak: 2) bir şeye istekliler bulunmak
-
talkın vermek
:
-
ölü gömüldükten sonra mezar başında imam dinî sözler söylemek.
-
tam adamına çatmak
:
-
olumsuz bir davranış ve tutum içinde bulunan kimseyle karşı karşı ...
-
tam adamını bulmak (adamına düşmek)
:
-
1) en uygun kişiyi seçmek; 2) (Alay) en uygunsuz kişiyi seçmek
-
tam gelmek (olmak)
:
-
uygun gelmek, uymak:
-
tam maaşla tekaüt (emekli)
:
-
(Şaka) işi az, ödeneği çok olan bir işe yerleşenler için söylene ...
-
tam üstüne basmak
:
-
1) kesin olarak belirlemek: 2) doğru olanı, benzerini, istenileni ...
-
tamam bulmak
:
-
(Eskimiş) bitmek, sona ermek.
-
tamam gelmek
:
-
bir şeye uygun düşmek.
-
tamir görmek
:
-
onarılmak, düzeltilmek, yenilenmek:
-
tamire vermek
:
-
onarılmak için bir şeyi onaracak kimse veya yere vermek.
-
tamtakır kuru (kırmızı) bakır
:
-
boş, bomboş:
-
tan ağarmak (atmak, sökmek)
:
-
gün doğmaya başlamak, şafak sökmek:
-
tan tuna gitmek
:
-
öldürülmek veya başı belaya uğramak.
-
tan yeri ağarmak
:
-
sabah olmaya başlamak, ufku belli belirsiz bir aydınlık kaplamak:
-
tandem oynamak
:
-
(Spor) kalecinin önünde savunmak amacıyla duran iki oyuncu paslaş ...
-
tane bağlamak
:
-
meyve veya herhangi bir bitkinin tohumları tane durumuna gelmek.
-
tane tane söylemek (konuşmak)
:
-
acele etmeden, seslerin hakkını vererek herkesin anlayabileceği g ...
-
-
tanıdık çıkmak
:
-
1) önceden birbirlerini tanımış olmak, tanış olmak; 2) bir şeyi d ...
-
tanımazlıktan gelmek
:
-
bir kimseyi tanıdığı hâlde tanımıyormuş gibi davranmak.
-
tanış çıkmak
:
-
daha önceden tanışmış olmak.
-
Tanrı yarattı dememek
:
-
Allah yarattı dememek.
-
Tanrı'nın günü
:
-
Allah'ın günü:
-
tansiyonu çıkmak (fırlamak, yükselmek)
:
-
kan basıncı aniden yükselmek:
-
tansiyonu düşürmek
:
-
gerilimi azaltmak:
-
tansiyonu yükseltmek
:
-
gerilimi arttırmak.
-
tantana yapmak (etmek)
:
-
1) kuru gürültü çıkarmak; 2) gereksiz yere, boşu boşuna konuşmak
-
tapan çekmek
:
-
tapanlamak.
-
tapi kalmak
:
-
kumar oyunlarında fişsiz ve parasız kalmak.
-
taraf (tarafını) tutmak
:
-
birinden yana olmak, birinin görüş ve düşüncesini desteklemek:
-
taraf çıkmak (olmak)
:
-
taraf tutmak.
-
taraf gözetmek
:
-
birinden yana olmak:
-
tarak vurmak
:
-
taramak.
-
tarife gelmemek
:
-
açıklanması güç olmak:
-
tarih atmak (koymak)
:
-
bir şeyin üzerine tarih yazmak.
-
tarih düşürmek
:
-
önemli sayılan bir olayın, çoğunlukla nazım biçiminde söylenen sö ...
-
tarihe geçmek
:
-
önemi bakımından unutulmayacak bir durum kazanmak:
-
tarihe karışmak
:
-
unutulmak, yalnız adı kalmak:
-
tarizde bulunmak
:
-
sözle sataşmak, taşlamak.
-
tarla açmak
:
-
çalıları, ağaçları, taşları kaldırarak veya ormanlık bölgede ağaç ...
-
tartak martak etmek
:
-
kazıp dağıtmak, darmadağın etmek.
-
tartışma götürmek
:
-
bir konu tartışmaya açık olmak:
-
tartışmaya girmek
:
-
münakaşa etmeye başlamak:
-
-
tartma tartmak
:
-
baş örtüsü takmak:
-
tas gibi
:
-
1) saçsız, dazlak; 2) çok düz, açık
-
tasa çekmek
:
-
kaygılanmak, üzüntü içinde olmak, üzülmek:
-
tasası sana mı düştü?
:
-
sen karışma, seni ilgilendirmez' anlamında kullanılan bir söz:
-
tasasına düşmek
:
-
derdine düşmek.
-
tası tarağı toplamak
:
-
her türlü ilişkiyi kesmek üzere hazırlanmak:
-
tasvip görmek
:
-
birinin bir düşünce ve davranışı uygun, yerinde bulunmak.
-
tasvir gibi
:
-
çok güzel (kimse):
-
taş atıp kolu yorulmamak
:
-
bir kazancı hiç yorulmadan sağlamak:
-
taş atmak
:
-
birine dolaylı olarak iğneleyici, dokunacak bir söz söylemek:
-
taş attın da kolun mu yoruldu?
:
-
bir kazancın hiç yorulmadan sağlandığını anlatan bir söz.
-
taş bebek gibi
:
-
çok güzel fakat genellikle soğuk ve donuk (kadın).
-
taş çatlasa
:
-
1) bütün olanakların kullanılmış olmasına karşın: 2) ne olursa ol ...
-
taş düşürmek
:
-
böbrekte oluşan kum ve taşları vücuttan atmak.
-
taş gibi
:
-
1) çok sert, çok katı; 2) çok sağlam; 3) hareketsiz:
-
taş kesilmek
:
-
1) çok şaşırıp ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilememek: 2) sesi ...
-
taş kırdırmak
:
-
böbrek taşlarını çeşitli yollarla parçalara ayırarak vücuttan atm ...
-
taş koymak
:
-
engelleyecek biçimde davranmak:
-
taş sürmek
:
-
satranç, dama, domino vb. oyunlarda taşlardan birini oynatmak.
-
taş taş üstünde bırakmamak
:
-
baştan başa yıkıp yerle bir etmek:
-
taş yağar kıyamet koparken
:
-
telaşlı ve tehlikeli zamanları anlatan bir söz.
-
taşa çekmek
:
-
bileği taşında kılağılamak.
-
taşa tutmak
:
-
1) üst üste taş atmak, aralıksız taşlamak:
-
taşı gediğine koymak
:
-
gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söyleyerek karşısındaki ...
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|