|
Deyimler Sözlüğü (101)
Deyimler Sözlüğü (101. Sayfa)
-
toz almak
:
-
bir yerin tozunu temizlemek.
-
toz etmek
:
-
ezip harap etmek, ortadan kaldırmak.
-
toz kondurmamak
:
-
bir şeyde herhangi bir kusurun varlığını kabul etmemek, bir şeyi ...
-
toz koparmak
:
-
toz kaldırmak.
-
toz olmak
:
-
1) toz durumuna gelmek; 2) (Argo) kaybolup gitmek, kaçmak, uzakla ...
-
tozdan dumandan ferman okunmamak
:
-
ortalık çok karışık olmak.
-
tozu dumana katmak
:
-
1) ortalığı altüst etmek: 2) toz kaldırarak hızla gitmek veya kaç ...
-
tozunu almak (atmak, silkelemek, silkmek)
:
-
1) bir şeyi silerek tozdan temizlemek; 2) (Teklifsiz Konuşma) döv ...
-
töhmet altında kalmak
:
-
suçu işlediği düşünülmek:
-
tövbeler olsun! (tövbesi!)
:
-
bir kimsenin herhangi bir işten çok pişman olarak tekrarlamama ka ...
-
tövbesini bozmak
:
-
tövbe ettiği herhangi bir işe, duruma yeniden dönmek.
-
trafik kilitlenmek
:
-
herhangi bir sebepten dolayı araç yolu tıkanmak, işlemez duruma g ...
-
transa geçmek (girmek)
:
-
kendinden geçmek, içinde bulunduğu ortamdan başka bir dünyaya vey ...
-
transit geçmek
:
-
1) bir yerden, dinlenmeden, beklemeden, durmadan geçmek; 2) mal g ...
-
treni kaçırmak
:
-
bir şeyi elde etme, bir işi gerçekleştirme fırsatını ve imkânını ...
-
tribünlere oynamak
:
-
iş yapmadığı hâlde kendini iş yapıyor gibi göstermek.
-
tu kaka etmek
:
-
hafife alıp bir kenara itmek, önem vermemek, kötülemek:
-
tu kaka olmak
:
-
hafife alınıp bir kenara itilmek, önem verilmemek, kötülenmek:
-
tuğra çekmek
:
-
Osmanlı Devleti'nde ferman, berat ve resmî belgelere tuğra koymak ...
-
tulum çıkarmak
:
-
1) hayvanın derisini yarmadan çıkarmak; 2) çoğunluk sistemine day ...
-
tulum gibi
:
-
her yanı şiş, şişman.
-
tumba etmek
:
-
1) (Denizcilik) sandalı, omurgası yukarı gelecek biçimde çevirmek ...
-
tumturak yapmak
:
-
vurgulamak, önemini belirtmek, etkili olmasını sağlamak:
-
tun tun kaçmak
:
-
gizlice kaybolmak:
-
tundan tuna atmak
:
-
bir kişiyi uzaklara sürüp dolaştırmak.
-
tur atlamak
:
-
spor karşılaşmalarında çok puan toplayarak veya kurada kazanarak ...
-
-
tur atmak
:
-
1) dolaşmak, dolaşıp gelmek, dönmek: 2) şampiyon olunca veya gali ...
-
tur bindirmek
:
-
1) (Spor) uzun mesafeli pist yarışlarında hızlı olanlar, yavaş ol ...
-
tura çıkmak
:
-
gezinti yapmak:
-
turfa olmak
:
-
değerini yitirmek, çürümek:
-
turnayı gözünden vurmak
:
-
umulmadık bir kazanç veya çıkar sağlama imkânı ele geçirmek:
-
turp gibi
:
-
sağlığı yerinde.
-
turşu gibi olmak
:
-
çok yorgun düşmek.
-
turşu kurmak (yapmak)
:
-
turşuluk sebze veya meyveleri kavanoz, fıçı vb.ne yerleştirmek:
-
turşu olmak
:
-
1) yiyecek bozulmak, ekşimek; 2) (Mecaz) güçsüzleşmek, bitkinleşm ...
-
turşusu çıkmak
:
-
1) çok yorulmak: 2) ezilmek, parçalanmak
-
turşusunu kurmak
:
-
bir şeyin elden çıkarılması gerektiği hâlde buna bir türlü kıyama ...
-
turşuya dönmek
:
-
çok yorulmak, bitkinleşmek:
-
turu geçmek
:
-
elemeli karşılaşmalarda bir üst tura yükselmek.
-
tuşa getirmek
:
-
1) güreşte hasmı sırtüstü yere sermek; 2) (Mecaz) yenmek, mağlup ...
-
tut kelin perçeminden
:
-
(Teklifsiz Konuşma) çözümü güçlük gösteren bir durum karşısında s ...
-
tut ki
:
-
varsay ki.
-
tutarağı tutmak
:
-
huysuzluğu depreşmek, aşırı istekte bulunmak:
-
tutkal gibi
:
-
sırnaşık ve yapışkan (kimse).
-
tutkuya kapılmak
:
-
aşırı istek ve eğilim içinde olmak.
-
tutsak düşmek
:
-
esir olmak, hükmü altına girmek:
-
tuttuğu altın olsun
:
-
her işin olumlu gitsin, refah içinde yaşa' anlamında kullanılan b ...
-
tuttuğu dal elinde kalmak
:
-
dayandığı, güvendiği kimse veya şey önemini yitirerek işe yaramaz ...
-
tuttuğunu koparmak
:
-
becerikli olmak, giriştiği her işte başarı sağlamak.
-
tutunacak bir dal aramak
:
-
güvenilecek, dayanılacak bir insana ihtiyaç duymak:
-
tutunacak dalı olmak
:
-
güveneceği bir kimse veya şey bulunmak.
-
-
tutuya bırakmak (koymak)
:
-
ödünç para almak için değerli bir şeyi rehin olarak vermek, rehin ...
-
tuvalet (tuvaletini) yapmak
:
-
sidik veya dışkıyı vücuttan dışarı atmak.
-
tuz buz olmak
:
-
tuzla buz olmak.
-
tuzağa düşmek
:
-
birileri tarafından hazırlanan kötü bir duruma uğramak, oyuna gel ...
-
tuzak kurmak
:
-
1) bir şeyi yakalamak için düzenek hazırlamak; 2) (Mecaz) birini ...
-
tuzla buz etmek
:
-
cam türünden şeyleri onarılmayacak biçimde kırmak, paramparça etm ...
-
tuzla buz olmak
:
-
cam türünden şeyler onarılamayacak biçimde kırılmak, dağılmak, pa ...
-
tuzlayayım da kokmayasın (kokma)
:
-
(Halk Dili) birine, düşüncesinde aldandığını ve aklının bir şeye ...
-
tuzluya mal olmak (oturmak veya patlamak)
:
-
çok para vererek satın almak, çok pahalı gelmek:
-
tüfek atmak
:
-
tüfekle ateş etmek.
-
tüfek çatmak
:
-
(Askeri) askerlerin dinlenme sırasında tüfeklerini, dipçikleri üz ...
-
tükürdüğünü yalamak
:
-
(Teklifsiz Konuşma) verdiği sözden benliğini küçülterek geri dönm ...
-
tükürüğünü yutmak
:
-
imrenip ağzı sulanmak.
-
tünel geçmek
:
-
(Argo) aklını yaptığı işe vermemek.
-
tünelin sonunda ışık görünmek
:
-
sıkıntılı durumdan kurtulmak için çare belirmek.
-
türbülansa girmek
:
-
çalkantılı hava içerisinde güçlükle yol almak.
-
türkü çağırmak
:
-
türkü söylemek:
-
türkü söylemek
:
-
ezgisiyle bir türküyü seslendirmek:
-
türkü tutturmak
:
-
türkü söylemek:
-
türkü yakmak
:
-
türkü sözünü bestelemek.
-
tütün içmek
:
-
tütünü yakıp dumanını içine çekmek.
-
tütün sarmak
:
-
sigara kâğıdına tütün koyup sigara yapmak:
-
tütünü tepesinden çıkmak
:
-
dumanı tepesinden çıkmak.
-
tüy atmak
:
-
hayvan tüyünü değiştirmek.
-
tüy düzmek
:
-
1) hayvanın tüyü düzelmek; 2) (Teklifsiz Konuşma) iyi bir yaşayış ...
-
-
tüy gibi
:
-
çok hafif.
-
tüyleri ürpermek
:
-
kötü bir olay, soğuk, gıcıklanma vb. sebeplerle korku veya tiksin ...
-
tüyüne dokunmamak
:
-
dokunacak, zarar verecek en ufak bir davranışta bulunmamak.
-
U dönüşü yapmak
:
-
1) yüz seksen derecelik bir dönüş yapmak; 2) (Mecaz) önceden sahi ...
-
ucu (herhangi birine) dokunmak
:
-
birine olumsuz etkisi veya zararı gelmek.
-
ucu bucağı olmamak (görünmemek)
:
-
başı sonu olmamak:
-
ucu bucağı yok (kayıp)
:
-
başı sonu olmayan, sınırsız, sonsuz:
-
ucu ortası belli olmamak
:
-
iş neresinden başlanacağı kestirilemez durumda olmak.
-
ucunda (bir şey) bulunmak
:
-
kötü bir şeye sebep olmak:
-
ucunu bulmak
:
-
sona erdirmek, kolayını bulmak.
-
ucuz atlatmak (kurtulmak)
:
-
zor veya tehlikeli durumdan az zararla sıyrılmak:
-
ucuz pahalı dememek
:
-
yüksek veya düşük fiyatlı olduğuna bakmamak:
-
ucuza çıkmak
:
-
yaptırılan bir şey az masrafla elde edilmek.
-
ucuza gitmek
:
-
basit, kolay, önemsiz olarak değerlendirilmek:
-
ucuza kapatmak
:
-
(Argo) ucuza almak, fırsatı değerlendirmek:
-
uç uca gelmek
:
-
ancak yetişmek.
-
uç vermek
:
-
1) çıban baş vermek; 2) bitki bitmek, sürmek; 3) (Mecaz) ortaya ç ...
-
uçan kuşa borcu olmak
:
-
pek çok kişiye borçlu olmak:
-
uçan kuştan medet ummak
:
-
çok sıkıntıda kalıp en ufak bir yardımın herhangi bir yerden gelm ...
-
uçkuruna gevşek (düşkün) olmak
:
-
cinsel isteklerin tutkunu olmak.
-
uçkuruna sağlam olmak
:
-
(Teklifsiz Konuşma) cinsel isteklerin tutkunu olmamak, namuslu ol ...
-
uçup gitmek
:
-
kaybolmak, yok olmak:
-
uçurumun kenarından dönmek
:
-
büyük bir tehlikeden son anda kurtulmak.
-
uf olmak
:
-
1) çocuk dilinde acımak; 2) çocuk dilinde yaralanmak:
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|