Deyimler Sözlüğü (92)

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Deyimler Sözlüğü (92. Sayfa)

sinekten yağ çıkarmak (çıkartmak) :
olmayacak şeylerden yararlanmaya çalışmak:
sinerji yaratmak :
bir sonuca katkısı olabilecek birkaç etkeni bir arada harekete ge ...
sineye çekmek :
kötü bir davranış, söz veya olaya ister istemez katlanmak:
sineyimillete dönmek :
1) bulunduğu makamı veya görevi terk edip halktan biri olmak; 2) ...
sinir buhranı geçirmek :
bunalım içinde olmak:
sinir buhranına tutulmak :
bunalım geçirmek:
sinir kesilmek :
çok sinirlenmek, öfkelenmek:
sinir küpü olmak :
aşırı derecede sinirli olmak.
sinir küpüne çevirmek :
aşırı derecede sinirlendirmek.
sinir küpüne dönmek :
aşırı derecede sinirlenmek:
sinir sahibi olmak :
devamlı sinirlenir durumda olmak.
siniri oynamak :
öfkelenmek, sinirlenmek.
siniri tutmak :
birdenbire sinirlenmek veya davranışlarını denetleyememek:
sinirleri ayakta olmak :
çok sinirlenmiş veya öfkelenmiş bulunmak.
sinirleri boşanmak :
sinirlenip kendini tutamayarak gülmek, ağlamak veya bağırmak:
sinirleri bozulmak :
çok sinirlenmek, ne yapıp edeceğini bilmeden şaşkın, karmaşık bir ...
sinirleri gergin olmak :
sinirlendirici yeni bir olay çıkarsa hemen tepki gösterecek durum ...
sinirleri gevşemek (yatışmak) :
sinirliyken ferahlamak, sakinleşmek.
sinirlerine hâkim olmak :
davranışlarını ve kendini denetleyebilmek, soğukkanlı olmak.
sinyal almak :
işaret almak, belirtilerin farkına varmak:
sinyal vermek :
bir şeyi işaretle bildirmek.
sipariş almak :
bir şeyin yapılması veya gönderilmesi kendisine ısmarlanmak.
sipariş etmek :
bir şeyin yapılmasını veya bir şeyin gönderilmesini istemek, ısma ...
sipariş vermek :
bir şeyin yapılmasını, getirilmesini veya gönderilmesini birine ı ...
siper olmak :
birini veya bir şeyi korumak amacıyla kendini siper olarak kullan ...
sipere yatmak :
siper içine saklanmak, gizlenmek:
sipsivri kalmak :
herkesin çekilmesiyle yalnız kalmak veya ortada kalmak.
sirayet etmek :
1) hastalık geçmek, bulaşmak: 2) (Mecaz) yayılmak, dağılmak
sitemde bulunmak :
sitem etmek.
siya siya gitmek :
geri geri gitmek.
siyem siyem ağlamak :
iplik iplik gözyaşı dökmek.
siyem siyem yağmak :
yağmur, kar ince ince yağmak.
siz bilirsiniz :
nasıl istersiniz öyle olsun' anlamında kullanılan bir söz.
siz sağ olun :
ne yapalım, ziyanı yok' anlamında kullanılan bir söz.
sizden iyi olmasın :
birinin, orada bulunmayan bir kimseyi överken karşısındakine söyl ...
size (sizlere) ömür :
bir kimsenin öldüğünü bildirmek için kullanılan bir söz.
size doyum olmaz :
bir yerden ayrılırken söylenen bir nezaket sözü:
skala yapmak :
çalgı perdelerine parmak alıştırmak.
slogan atmak :
sloganı bağırarak söylemek.
sofra donatmak :
sofraya bol ve türlü yiyecekler koymak.
soğuk almak :
üşüyerek hastalanmak, üşütmek:
soğuk çalmak :
soğuk bitkiye zarar vermek.
soğuk çıkmak :
hava soğumak.
soğuk durmak :
ilgisiz, sevimsiz davranmak:
soğuk duş etkisi yapmak :
ansızın bildirilen tatsız bir haber olumsuz bir tepki yaratmak.
soğuk düşmek (kaçmak) :
söz, davranış vb. yersiz ve sevimsiz olmak:
soğuk ter dökmek (basmak, boşanmak) :
korkmak, heyecanlanmak, bunalmak, gerilmek:
soğuk vurmak (yakmak) :
çok soğuğun etkisiyle bitki kurumak.
soğukkanlı olmak :
kolayca, öfke, telaş ve heyecana kapılmamak:
sokağa (sokaklara) düşmek :
1) kadın kötü yola saparak orta malı olmak; 2) bir şey çoğalıp de ...
sokağa atmak :
1) birini düşkün, yoksul kalacak biçimde evden, iş yerinden uzakl ...
sokağa çıkmak :
gezmek veya bir iş görmek için evden çıkmak.
sokağa dökülmek :
1) herhangi bir sebeple dışarı çıkmak: 2) gösteri, protesto gibi ...
sokaklara dökülmek :
kalabalık hâlde sokakta olmak.
sokakta kalmak :
sığınacak yeri olmamak, bakacak kimsesi bulunmamak:
sol eli beklemek :
(Şaka) yemeğe beklenilen birine, yemeğe başlandığını anlatmak iç ...
sol tarafından kalkmak :
1) aksiliği, huysuzluğu, tersliği üzerinde olmak; 2) işleri ters ...
sol yapmak :
direksiyonu sola doğru çevirmek, sola yöneltmek.
sola kaymak :
siyasette ve ekonomide sol eğilimli olmak.
solda sıfır kalmak :
1) anlamı olmamak, değersiz olmak: 2) sönük kalmak
solo yapmak :
müzik parçası bir kişi tarafından söylenmek veya çalınmak:
solucan gibi :
solgun ve zayıf (kimse):
soluğan etmek :
soluk soluğa bırakmak.
soluğu (bir yerde) almak :
bir yere hemen gitmek veya sığınmak:
soluğu kesilmek (tutulmak) :
1) soluk almaz duruma gelmek; 2) (Mecaz) aşırı heyecanlanmak; 3) ...
soluğunu kesmek :
bir şey çok heyecan veya korku vermek:
soluk aldırmamak :
ara vermeden çalıştırmak, vakit bırakmamak.
soluk almak :
1) havayı ciğerlere çekmek, nefes almak: 2) dinlenmek
soluk soluğa kalmak :
nefes alamayacak duruma gelmek, çok yorulmak:
son bulmak :
bitmek, tükenmek:
son gelmemek :
sınır tanımamak, haddi hesabı olmamak:
son kozunu (kartını) oynamak :
elinde bulunan son imkânı kullanmak:
son nefesini vermek :
ölmek:
son noktayı koymak :
bir işte en son sözü söylemek.
son vermek :
bitirmek, sona erdirmek:
son yolculuğa çıkmak :
ölmek.
son yolculuğa uğurlamak :
birinin cenaze törenine katılmak.
sona ermek :
son bulmak:
sondaj yapmak :
1) sonda ile yoklamak, sondalamak; 2) (Mecaz) bir durum, bir düşü ...
sonu gelmek :
bitmek, tükenmek, yok olmak, ölmek.
sonuç almak :
1) bir işi bitirmek, sonuçlandırmak; 2) istenilen sonuca ulaşmak, ...
sonuç çıkarmak :
1)(Matematik) bir işlemi bitirip sonuca ulaşmak; 2) kesin bir kar ...
sonuç vermek :
bir durumun sağlanmasına imkân sağlamak:
sonunu almak :
1) bir işi bitirmek; 2) bir işin bittiğini görmek
sonunu getirememek :
iyi başladığı bir işi başarıyla bitirememek.
sopa atmak (çekmek) :
dövmek:
sopa yemek :
dövülmek, dayak yemek.
sopanın altına yatırmak :
dövmek:
sorgu suale çekmek :
sorguya çekmek.
sorguya çekmek :
bir suçla ilgili olarak soru sorup cevap istemek:
sorma! (sormayın!, sorma gitsin!) :
çokluk, aşırılık ve kötü bir durum anlatan bir söz:
sormak ayıp olmasın :
sorulması teklifsizlik sayılan bir şeyi sormadan önce özür dileme ...
sorması ayıp olmasın (sorması ayıp) :
sormak ayıp olmasın.
sorti yapmak :
1) uçak bir noktadan kalkıp başka bir noktaya inmek; 2) uçak bir ...
sorumlu tutmak :
sorumlu saymak, mesul olarak görmek:
sorumluluk almak :
sorumluluk yüklenmek.
sorumluluk düşmek :
sorumlu sayılmak, sorumlu olarak görülmek:
sorun çıkarmak :
üzüntü verecek veya içinden güç çıkılır bir durum yaratmak:
soruşturma açmak :
soruşturma yapmak.
soya çekmek :
soyunun özelliklerini taşımak.

Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama