|
Deyimler Sözlüğü (93)
Deyimler Sözlüğü (93. Sayfa)
-
soyunup dökünmek
:
-
sokak giysilerini çıkarıp ev içinde kullandığı rahat kılığını giy ...
-
soyup soğana çevirmek
:
-
1) hiçbir şey bırakmamacasına soymak: 2) hırsız bir yeri veya bir ...
-
söküp atmak
:
-
gözden çıkarmak, kıymak, feda etmek:
-
sövüp saymak
:
-
aralıksız küfürler sıralamak, uzun uzadıya söverek yermek:
-
söylemediğini bırakmamak
:
-
bir kimse veya bir konu ile ilgili olarak söylenmemesi gereken şe ...
-
söylemesi ayıp
:
-
utanılacak bir durumun açıklanması sırasında kullanılan bir söz:
-
söz açmak
:
-
bir konu üzerine konuşmaya başlamak, laf açmak:
-
söz almak
:
-
1) konuşmak için toplantı başkanından izin almak, konuşmaya başla ...
-
söz altında kalmamak
:
-
1) bir kimsenin kendisine dokunan sözüne gereken cevabı vermek; 2 ...
-
söz anlayan beri gelsin
:
-
hiçbiriniz laf anlamıyorsunuz' anlamında kullanılan bir söz.
-
söz aramızda
:
-
laf aramızda.
-
söz atmak
:
-
1) birine dokunacak bir sözü ortalığa söylermiş gibi söylemek, sö ...
-
söz ayağa düşmek
:
-
bir sorun, karışmaları gerekmeyen veya yetkisiz ve sorumsuz kimse ...
-
söz bir, Allah bir
:
-
verilen sözden dönülmeyeceğini anlatan bir söz:
-
söz birliği etmek
:
-
ağız birliği etmek:
-
söz çıkmak
:
-
ortalıkta bir söylenti dolaşmak.
-
söz dinlemek (tutmak)
:
-
söylenen bir sözü, verilen bir öğüdü benimsemek, davranışlarını b ...
-
söz düşürmek
:
-
konuşmayı belli bir konuya getirmek.
-
söz götürmek
:
-
1) doğruluğu ve gerçekliği tartışılabilir olmak; 2) dedikodu yapm ...
-
söz götürmez
:
-
doğruluğu ve gerçekliği tartışılamayacak kadar açık olan, tersi s ...
-
söz işitmek
:
-
laf işitmek.
-
söz kaldırmamak
:
-
onuruna dokunan söze dayanamayıp karşılık verir yaradılışta olmak ...
-
söz kesmek
:
-
genellikle evlenmek için anlaşıp kesin karar vermek:
-
söz konusu edilmek
:
-
sözü edilmek, konuşulmak.
-
söz konusu olmak
:
-
üzerinde konuşulmak, bahis konusu olmak, bahis mevzusu olmak.
-
söz olmak
:
-
dedikodu yapılmak veya bir iş hoş karşılanmamak.
-
-
söz sahibi olmak
:
-
bir konuda konuşma yetkisi olmak.
-
söz sözü açmak
:
-
bir konudan konuşurken hemen arkasından türlü konulara geçmek:
-
söz tutmak
:
-
söz dinlemek.
-
söz vermek
:
-
bir işi yapacağını kesinlikle bildirmek:
-
söz yetiştirmek
:
-
1) laf yetiştirmek: 2) birinin söylediğini başkasına götürmek
-
söz yok!
:
-
hakkında hiçbir şey söylenilemez:
-
sözde kalmak
:
-
yapılacağı bildirilmiş bir iş konuşulup gerçekleşmemek.
-
söze atılmak
:
-
bir konu konuşulurken birden araya girip konuşmaya başlamak:
-
söze başlamak
:
-
konuşmaya başlamak, bir konuya girmek:
-
söze karışmak
:
-
başkaları konuşurken araya girip konuşmak:
-
söze son vermek
:
-
konuşmayı bitirmek:
-
söze yatmak
:
-
söz dinlemek.
-
sözü açılmak
:
-
bir şey veya bir konu üzerinde konuşulmaya başlanmak.
-
sözü ağzına tıkamak
:
-
bir kimsenin konuşmasına fırsat vermeden kendisi konuşmaya başlam ...
-
sözü ağzında bırakmak
:
-
sözü ağzından almak.
-
sözü ağzında gevelemek
:
-
lafı ağzında gevelemek.
-
sözü ağzında kalmak
:
-
konuşmasını bitirememek:
-
sözü ağzından almak
:
-
birinin söylemekte olduğu şeyi bitirtmemek:
-
sözü bağlamak
:
-
konuşmayı bir sonuca vardırmak:
-
sözü çevirmek
:
-
konuşmanın sakıncalı bir biçim aldığını anlaşıldığında başka bir ...
-
sözü dağıtmak
:
-
konuşurken birçok konuya değinerek anlatmak isteği konudan uzakla ...
-
sözü edilmek
:
-
1) adı anılmak, bahsedilmek; 2) önemli sayılmak:
-
sözü geçmek
:
-
1) kendisini kabul ettirmiş olmak, hatırı sayılmak: 2) adı anılma ...
-
sözü kesmek
:
-
1) konuşmasını bitirmeden susmak; 2) başkasının konuşmasını önlem ...
-
sözü sohbeti yerinde
:
-
güzel, oyalayıcı, kırmadan konuşan:
-
-
sözü tartmak
:
-
ölçülü konuşmak.
-
sözü uzatmak
:
-
gereğinden çok konuşmak:
-
sözüm meclisten dışarı
:
-
konuşma arasında çirkin bir söz kullanmak gerektiğinde o sözden o ...
-
sözüm yabana
:
-
sözüm meclisten dışarı.
-
sözün ardı boşa çıkmak
:
-
söz olumlu sonuca ulaşmamak:
-
sözünde durmak
:
-
verdiği sözü yerine getirmek, verdiği sözden dönmemek, verdiği sö ...
-
sözünden çıkmamak
:
-
birinin isteklerine, öğütlerine, sözlerine uyarak davranmak:
-
sözünden dönmek
:
-
verdiği sözü yerine getirmemek veya tutmamak.
-
sözüne sadık kalmak
:
-
verdiği söze bağlı olmak:
-
sözünü (sözünüzü) balla kestim (kesiyorum)
:
-
karşısındakinin konuşmasını kesip arada herhangi bir şey hatırlat ...
-
sözünü bağlamak
:
-
konuşmasını bitirmek için son sözlerini söylemek:
-
sözünü esirgememek (sakınmamak)
:
-
düşündüğünü, karşısındakini kıracak bir söz olsa bile söylemekten ...
-
sözünü geri almak
:
-
1) üstüne aldığı bir işten vazgeçtiğini söylemek; 2) söylemiş old ...
-
sözünü kesmek
:
-
biri konuşurken söze karışıp onun konuşmasına fırsat vermemek:
-
sözünü tutmak
:
-
verdiği sözü yerine getirmek:
-
sözünün eri
:
-
verdiği sözü ne olursa olsun yerine getiren kimse.
-
stop etmek
:
-
araba, durmak.
-
stres atmak
:
-
bir etkinlikte bulunarak gerginlikten, sıkıntıdan kurtulmak.
-
strese girmek
:
-
gerilmek, sıkıntıya girmek:
-
strese sokmak
:
-
gerilime, sıkıntıya sokmak.
-
su almak
:
-
1) suyu içine çekmek: 2) (Denizcilik) su yapmak; 3) (Denizcilik) ...
-
su basmak
:
-
bir şey veya yer sular altında kalmak, her yanı suyla dolmak.
-
su çarpmak
:
-
yüzünü su ile yıkamak.
-
su çekmek
:
-
1) içine su almak; 2) alçak bir yerden tulumba vb. ile su çıkarma ...
-
su dökmek
:
-
(Halk Dili) küçük abdest bozmak.
-
-
su dökünmek
:
-
yıkanmak:
-
su etmek
:
-
(Denizcilik) bir geminin içine herhangi bir yerinden su girmek ve ...
-
su gelmek
:
-
(Tıp) doğumdan önce amniyon sıvısı döl yolundan akmak.
-
su gibi
:
-
çok ıslak:
-
su gibi akmak
:
-
1) zaman hızla geçmek; 2) para, yiyecek vb. bol bol gelmek:
-
su gibi aziz ol!
:
-
su getirenlere iyi dilek olarak söylenen bir söz.
-
su gibi bilmek (okumak)
:
-
yanlışsız bilmek veya okumak.
-
su gibi ezberlemek
:
-
yanlışsız okuyabilecek kadar ezberlemek.
-
su gibi olmak
:
-
çok ıslanmak.
-
su gibi terlemek
:
-
çok terlemek.
-
su görmemiş
:
-
çok kirli (yüz, el).
-
su götürür yeri olmamak
:
-
başka türlü yorumlanacak bir yönü bulunmamak:
-
su içinde
:
-
en kötü şartlarda bile:
-
su içinde kalmak
:
-
çok terlemek, su gibi ıslanmak.
-
su iktiza etmek
:
-
gusül gerekmek.
-
su kaçırmak
:
-
1) su sızdırmak; 2) (Argo) baş ağrıtmak, can sıkmak
-
su kapmak
:
-
yaralar azmak.
-
su katılmamış
:
-
kendine özgü olan durumu koruyan, başka bir etkiyle değişmemiş, b ...
-
su kesmek
:
-
sulanmak:
-
su koyuvermek
:
-
1) sebze ve et pişerken suyunu salıvermek; 2) (Argo) sözünde durm ...
-
su vermek
:
-
1) bitkileri sulamak; 2) hayvanlara su içirmek; 3) insanlara içme ...
-
su yapmak
:
-
(Denizcilik) gemi veya sandalın içine dibinden su girmek:
-
su yürümek
:
-
ilkbahara doğru ağaçlar tomurcuklanmaya başlamak.
-
su yüzü görmemiş
:
-
su görmemiş.
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|