|
Deyimler Sözlüğü (76)
Deyimler Sözlüğü (76. Sayfa)
-
mantar gibi (yerden) bitmek
:
-
birdenbire veya kendiliğinden ortaya çıkmak.
-
mantar gibi üremek
:
-
hızla çoğalıp yayılmak:
-
mantara basmak
:
-
(Argo) birinin hazırladığı oyuna düşmek, oyuna gelmek.
-
manzara koymak
:
-
televizyon yayını sırasında beklenmeyen kesinti aralarını doldurm ...
-
mapusa düşmek
:
-
hapse girmek.
-
mapushaneye düşmek
:
-
hapse girmek.
-
maraza aramak
:
-
çekişmek, olay çıkarmak için bahane aramak:
-
maraza çıkarmak
:
-
kavgaya yol açmak, kavga çıkarmak, anlaşmazlığa yol açacak işler ...
-
marifet göstermek
:
-
ustalığını ortaya koyabilmek:
-
Marmara çırası gibi yakmak (yanmak)
:
-
perişan etmek, mahvetmek veya perişan olmak, mahvolmak.
-
mars etmek
:
-
1) tavla oyununda karşısındakine hiçbir pul toplamaya fırsat verm ...
-
mars olmak
:
-
1) tavla oyununda pul toplamaya fırsat bulamadan oyunu kaybetmek; ...
-
marsık gibi
:
-
koyu esmer, kömür gibi, simsiyah.
-
mart havası gibi
:
-
kararsız, huysuz (kimse).
-
mart içeri, pire dışarı
:
-
tedirgin edici biri geldiğinde gitmeye kalkan kimseler için kulla ...
-
mart kedisi gibi
:
-
çapkın ve azgın olan.
-
martaval atmak (okumak)
:
-
inanılmayacak sözler söylemek, yalan söylemek.
-
maruz bırakmak
:
-
bir olayın veya bir durumun etkisinde bırakmak:
-
maruz bulunmak (olmak)
:
-
bir olayın veya bir durumun etkisinde bulunmak.
-
maruz kalmak
:
-
bir olay veya bir durumla karşı karşıya olmak:
-
masal âleminde yaşamak
:
-
1) gerçek olmayan, gerçekleşmesi güç olan şeyler düşünerek yaşama ...
-
masal gibi
:
-
olmayacak biçimde.
-
masal okumak (anlatmak)
:
-
inandırıcı olmayan, oyalayıcı sözlerle kandırmaya çalışmak.
-
masaya oturmak
:
-
bir anlaşmazlığı çözümlemek üzere bir araya gelmek, toplanmak.
-
maskara etmek
:
-
1) bir kimseyi veya şeyi gülünç ve şerefsiz duruma düşürmek: 2) b ...
-
maskara olmak
:
-
gülünç bir duruma düşmek.
-
-
maskesi düşmek
:
-
gerçek niyeti ve niteliği ortaya çıkmak.
-
maskesini atmak
:
-
amaçlarını gizlemesini bilen kimse, bu tutumunu bırakarak gerçek ...
-
maskesini düşürmek (kaldırmak)
:
-
gizli amaçlarını, gerçek kişiliğini ortaya çıkarmak.
-
masraf etmek
:
-
para harcamak.
-
masraf görmek
:
-
alışveriş veya ödeme işlerini yapmak.
-
masraf kapısı açmak
:
-
para harcamayı gerektiren bir işe girişmek.
-
masrafa girmek
:
-
bir iş veya yapım için çok para harcamak:
-
masrafı çekmek
:
-
bir iş için gereken parayı ödemek, gideri karşılamak.
-
masraftan çıkmak
:
-
beklenmedik bir sırada para harcama durumunda kalmak, paradan çık ...
-
mastor olmak
:
-
esrar içerek kendinden geçmek:
-
maşa gibi
:
-
zayıf ve kuru (kimse).
-
maşa kadar
:
-
çok küçük doğan (çocuk).
-
maşa varken elini yakmak
:
-
bir işten gelebilecek zarardan kendini koruyacak bir yol varken o ...
-
maşalık etmek
:
-
başkalarının çıkarı, isteği ve amaçları doğrultusunda çalışmak.
-
maşallahı var
:
-
bir kimsenin veya bir şeyin iyi bir durumu anlatılırken söylenen ...
-
mat etmek
:
-
1) satranç oyununda yenmek: 2) bir tartışma sonunda karşısındakin ...
-
mat olmak
:
-
1) satranç oyununda yenilmek; 2) bir tartışma sonunda veya benzer ...
-
matem tutmak
:
-
yas tutmak.
-
matiz olmak
:
-
(Argo) sarhoşluktan sızacak duruma gelmek:
-
matrağa almak
:
-
alaya almak, eğlenmek.
-
matrak geçmek
:
-
(Argo) alay etmek, eğlenmek:
-
maval okumak
:
-
yalan söylemek, yalan söyleyerek oyalamak, masal okumak.
-
mavi boncuk dağıtmak
:
-
birçok kişiye birden sevgi göstermek ve söz konusu kişileri, bu s ...
-
mavra atmak (sıkmak)
:
-
1) gevezelik etmek; 2) palavra atmak
-
maya çalmak
:
-
mayalanmayı sağlamak.
-
-
mayasında olmak
:
-
içinde olmak.
-
maydanoz olmak
:
-
olur olmaz her işe karışmak.
-
mayın dökmek (döşemek)
:
-
denize mayın bırakmak, denizi mayınlamak.
-
maymun gibi
:
-
1) tuhaf, gülünç hareketler yapan; 2) taklitçi
-
maymun gözünü açtı
:
-
geçen bir olaydan ders alındığını anlatan bir söz.
-
maymuna dönmek
:
-
1) çirkin ve gülünç duruma girmek; 2) uslanmak
-
mayna etmek
:
-
1) herhangi bir şeyi halat ve palanga aracılığıyla denize veya ye ...
-
maytap geçmek
:
-
biriyle alay etmek.
-
maziye karışmak
:
-
geçmişte kalmak, yürürlükten ve işlerlikten çıkmak.
-
mazur görmek
:
-
kusura bakmamak, hoş görmek, bağışlamak, affetmek:
-
mecali (mecal) kalmamak
:
-
güç kalmamak, güçsüzleşmek:
-
mecalsiz düşmek
:
-
güçsüzleşmek, takati kalmamak:
-
mecbur kalmak (olmak)
:
-
herhangi bir şeyi yapmak zorunda bulunmak.
-
meclis kurmak
:
-
birkaç kişi konuşmak veya eğlenmek için toplanmak:
-
mecrası değişmek
:
-
bir iş, bir olay için gidişi, yönü, doğrultusu değişmek.
-
medar olmak
:
-
yardımı, yararı dokunmak.
-
medet ummak (beklemek)
:
-
yardım beklemek:
-
mehil vermek
:
-
süre tanımak.
-
mehtaba çıkmak
:
-
ay ışığında gezip dolaşmak:
-
mekân tutmak
:
-
bir yere yerleşmek.
-
mekik atmak
:
-
1) mekiği arışlar arasından hızla geçirmek; 2) (Mecaz) hiçbir yer ...
-
mekik dokumak
:
-
iki nokta veya durum arasında sürekli gidip gelmek:
-
mekik gibi
:
-
sürekli gidip gelen.
-
mektebi asmak
:
-
derslere girmemek için keyfî olarak okula gitmemek, okulu asmak:
-
mektep görmemiş
:
-
1) okula gitmemiş; 2) (Teklifsiz Konuşma) kaba, saygısız
-
-
mektep medrese görmüş
:
-
okumuş, öğrenim görmüş.
-
mektubu dışından okumak
:
-
bir kimsenin içinden geçeni yüz çizgilerinden anlamak.
-
mektup atmak
:
-
mektubu postaya vermek.
-
melek gibi
:
-
1) sessiz, sakin: 2) güzel
-
meme vermek
:
-
emzirmek:
-
meme yapmak
:
-
(Teknik) motorlu araçlarda platin elektrik akımını geçirmeyecek ö ...
-
memede olmak
:
-
henüz meme ile beslenmek.
-
memeden kesmek
:
-
artık emzirmemek.
-
mendil atmak
:
-
herhangi bir duyguyu, gizli bir mesajı haberleşilen insana çeşitl ...
-
mendil kadar
:
-
çok küçük (alan):
-
mendil sallamak
:
-
birini uzaktan mendil sallayarak selamlamak veya uğurlamak:
-
menfaat gütmek
:
-
çıkarını ön planda tutmak:
-
menopoza girmek
:
-
1) âdetten kesilmek, doğurma özelliğini yitirmek, hayızdan nifast ...
-
menzil atmak
:
-
(Tarih) ok atış yarışmalarında rekor kırmak.
-
menzil beygiri gibi koşmak
:
-
durup dinlenmeden çalışmak.
-
menzil dikmek
:
-
(Tarih) atılan ok ile kırılan rekorun yerini belirten taş dikmek.
-
merak getirmek
:
-
kara sevdaya tutulmak.
-
meraka düşmek
:
-
1) meraklanmak: 2) kaygılanmak
-
meraka sokmak
:
-
meraklandırmak:
-
merakına dokunmak
:
-
ilgisini çekmek.
-
merakından çatlamak
:
-
1) çok kaygılanmak; 2) bir şeyi öğrenmek isteğini aşırı ölçüde du ...
-
merakını mucip olmak
:
-
merakına dokunmak.
-
merakını uyandırmak
:
-
merak etmesine sebep olmak, meraklanmak:
-
merakta bırakmak
:
-
kaygı içinde bırakmak.
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|