|
Deyimler Sözlüğü (72)
Deyimler Sözlüğü (72. Sayfa)
-
köşeyi dönmek
:
-
1) hiçbir çaba göstermeden kısa sürede zengin olmak; 2) kısa yold ...
-
kötek atmak (çekmek)
:
-
dövmek, dayak atmak.
-
kötek yemek
:
-
dövülmek, dayak yemek.
-
kötü gözle bakmak
:
-
1) bir kimse için iyi olmayan düşünceler beslemek, bunu belli ede ...
-
kötü kişi olmak
:
-
bazı kimseler birtakım insanların düşmanlığını kazanmak.
-
kötü kötü düşünmek
:
-
üzüntülü düşüncelere dalmak:
-
kötü olmak
:
-
1) olumsuz bir durum almak; 2) beğenilmemek, takdir edilmemek; 3) ...
-
kötü yola düşmek
:
-
kötü kadın olmak.
-
kötü yola sapmak
:
-
doğruluktan ayrılıp istenilmeyen ve yanlış işler yapmak.
-
kötü yola saptırmak
:
-
kötü yola sürüklemek:
-
kötü yola sürüklemek
:
-
yasa dışı, uygunsuz veya hoşa gitmeyen bir yaşayış içine sokmak:
-
kötülük etmek (yapmak)
:
-
kötü davranmak, zarar vermek:
-
kötürüm olmak (kalmak)
:
-
1) yaşlılık veya sakatlık sebebiyle yürüyememek: 2) (Mecaz) güçsü ...
-
kötüye çekmek
:
-
yanlış, beğenilmeyen bir anlam vermek:
-
kötüye kullanmak
:
-
1) yetkisini yasalara aykırı yolda kullanmak: 2) birinin iyi davr ...
-
kraldan çok kralcı olmak
:
-
birinin davasını ondan çok savunur olmak.
-
kraliçe gibi
:
-
gösterişli ve ağır giyinmiş, güzel (kadın).
-
krallara layık
:
-
çok üstün nitelikli şeyleri belirtmek için kullanılan bir söz.
-
kramp girmek
:
-
kasılmak.
-
kredisi düşmek
:
-
güvenilirliği, saygınlığı yitmek.
-
kriz geçirmek
:
-
1) bir organda birdenbire fizyolojik değişiklik olmak: 2) (Mecaz) ...
-
kubur sıkmak
:
-
silah atmak, tabanca sıkmak:
-
kucağına düşmek
:
-
düşman, felaket, sefalet vb. kötü şeylerin veya durumların içine ...
-
kucağına kurulmak
:
-
kucağına oturmak:
-
kucağında bulmak
:
-
beklemediği bir durumla karşı karşıya kalmak.
-
kucaktan kucağa dolaşmak (gezmek)
:
-
kadın, pek çok kişiyle yasal olmayan ilişkide bulunmak.
-
-
kuğu gibi
:
-
ince uzun, narin (boyun).
-
kukla gibi
:
-
1) ufak tefek, çelimsiz; 2) kişiliksiz
-
kukumav kuşu gibi
:
-
tek başına, kimsesiz:
-
kukumav kuşu gibi düşünüp durmak
:
-
çok üzüntülü bir durumda düşünmek.
-
kul etmek
:
-
kendine aşırı derecede bağlamak, boyun eğdirmek:
-
kula kul olmak
:
-
bir kimsenin buyruğu altında bulunmak.
-
kulağı (bir şeyde) olmak
:
-
dikkatini bir şeye vermek.
-
kulağı (kulakları) çınlasın
:
-
konuşulan yerde bulunmayan, sevilen biri anıldığında söylenen bir ...
-
kulağı ağır işitmek
:
-
kulağı iyi işitmemek.
-
kulağı dikilmek
:
-
konuşulanları dinlemek için dikkat kesilmek:
-
kulağı duvar olmak
:
-
sağır olmak:
-
kulağı kirişte olmak
:
-
söylenecek sözü, gelecek haberi sabırsızlıkla beklemek:
-
kulağı okşamak
:
-
kulağa hoş gelmek.
-
kulağı ters taraftan göstermek
:
-
kolay yolu varken bir işi daha zor ve uzun yollar kullanarak yapm ...
-
kulağına çalınmak
:
-
başkasına söylenirken kendisi de duymuş olmak:
-
kulağına çarpmak
:
-
duyulmak:
-
kulağına fısıldamak
:
-
çok alçak ve hafif bir ses tonuyla kulağına eğilip bir şeyler söy ...
-
kulağına gelmek
:
-
1) kulağına çalınmak; 2) duymak
-
kulağına girmemek
:
-
söylenilen sözlere önem vermemek, söylenenleri anlamamak, benimse ...
-
kulağına gitmek
:
-
duymak:
-
kulağına inanmamak
:
-
duyduklarının doğruluğundan şüphe etmek:
-
kulağına kar suyu kaçırmak
:
-
dolaylı olarak duyurmak.
-
kulağına kar suyu kaçmak
:
-
bir duyum almak.
-
kulağına koymak (sokmak)
:
-
bir duruma veya söze hazırlamak için önceden kısaca anlatmak, düş ...
-
kulağına küpe olmak (etmek)
:
-
başa gelen bir durumdan alınan dersi unutmamak:
-
-
kulağına söylemek
:
-
fısıldamak.
-
kulağını açmak
:
-
dikkatle dinlemek.
-
kulak (kulağını) tırmalamak
:
-
kulağı rahatsız etmek:
-
kulak arkası (ardı) etmek
:
-
dikkate almamak, göz önünde tutmamak:
-
kulak asmak
:
-
önem vermek, dinlemek:
-
kulak kabartmak
:
-
belli etmemeye çalışarak dinlemek:
-
kulak kesilmek
:
-
büyük bir dikkatle dinlemek:
-
kulak kıvırmak
:
-
domatesin olgunlaşmasını sağlamak için işlem yapmak.
-
kulak misafiri olmak
:
-
yanında konuşulanları konuşmaya katılmadan dinlemek:
-
kulak tutmak
:
-
dinlemek, işitmek istemek.
-
kulak vermek
:
-
merak edip dinlemek, işitmeye çalışmak:
-
kulakları dolmak
:
-
aynı şeyi dinlemekten usanmak.
-
kulakları paslanmak
:
-
çoktan beri müzik dinlememiş olmak.
-
kulakları patlatmak
:
-
Gürültüyle rahatsız etmek:
-
kulaklarına kadar kızarmak
:
-
çok utanmak.
-
kulaklarını dikmek
:
-
hayvan dikkat kesilmek.
-
kulaklarının pasını gidermek
:
-
çoktan beri dinlememişken müzik dinlemek.
-
kulis yapmak
:
-
1) herhangi bir toplulukta oturumlar dışında gizli çalışmalar yap ...
-
kulp takmak
:
-
bir kimseyi, bir şeyi kusurlu göstermek için bahane, kusur bulmak ...
-
kulpunu bulmak
:
-
yapılacak uygunsuz bir iş için, yasallığı tartışılabilecek bir çö ...
-
kuluçka olmak
:
-
dişi kuş yumurtaya yatma zamanı gelmek.
-
kuluçkaya oturmak (yatmak)
:
-
genellikle dişi kuş yavru çıkarmak için yumurtaların üzerine yatm ...
-
kulun atmak
:
-
kısrak veya eşek yavru düşürmek.
-
kulunç girmek
:
-
bir organda veya vücut bölgesinde birdenbire veya şiddetli sancı ...
-
kulunç kırmak
:
-
ağrıyan yeri ovmak.
-
-
kum dökmek
:
-
idrar yoluyla böbreklerde oluşan kum taneciklerini vücuttan atmak ...
-
kum gibi
:
-
pek çok.
-
kumar oynamak
:
-
1) ortaya para koyarak talih oyunu oynamak: 2) (Mecaz) olumlu son ...
-
kumda oynamak
:
-
bir fırsat kaçırarak umulanı elde edememek.
-
kumpas kurmak
:
-
gizli bir iş, hile, düzen hazırlamak:
-
kumpasa dâhil olmak
:
-
hileli bir işe ortak olmak:
-
kumpasa gelmek
:
-
hile ile kandırılmak.
-
kumru gibi
:
-
kendi dünyasına çekilmiş:
-
kundak sokmak (koymak)
:
-
1) yangın çıkarmak için bir yere tutuşmuş yağlı bez parçası koyma ...
-
kupkuru kesilmek
:
-
çok kurumak:
-
kur yapmak
:
-
1) karşı cinsten birine ilgi göstererek onun hoşuna gitmek, gönlü ...
-
kurabiye gibi
:
-
çok gevrek, ağızda dağılıveren (yiyecek).
-
kurban gitmek
:
-
suçsuz yere ölmek, zarara uğramak:
-
kurban olayım!
:
-
1) aşırı sevgi ve hayranlık anlatan bir söz: 2) yalvarma sözü
-
kurban vermek
:
-
can kaybına uğramak:
-
kurbanlık koyun gibi
:
-
başına geleceklerden habersiz olan:
-
kurdele kesmek
:
-
1) tesis veya kuruluşun açılış töreninde gerilen şeridi iyi dilek ...
-
kurdele takmak
:
-
okulda belli bir konudaki başarıyı belirtmek üzere öğrenci giysis ...
-
kurdunu (kurtlarını) dökmek (kırmak)
:
-
çoktan beri özlediği bir şeyi bol bol yapıp hevesini almak:
-
kurşun atmak
:
-
1) silahla mermi atmak: 2) (Mecaz) düşmanlık etmek
-
kurşun dokunmak
:
-
mermi isabet etmek:
-
kurşun dökmek
:
-
halk inanışına göre erimiş kurşunu, hastanın üstünde, içinde su b ...
-
kurşun gibi
:
-
1) katlanması zor bir biçimde: 2) sıkıntı veren; 3) çok ağır
-
kurşun manyağı yapmak
:
-
(Argo) ölümle tehdit etmek.
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|