|
Deyimler Sözlüğü (73)
Deyimler Sözlüğü (73. Sayfa)
-
kurşun sıkmak
:
-
silahı ateşlemek, mermi yakmak:
-
kurşun yağdırmak
:
-
çok sayıda kurşun atmak.
-
kurşun yemek
:
-
vurulmak:
-
kurt ağzı bağlamak
:
-
açıkta kalan hayvanların kurt tarafından boğulmasını önleme amacı ...
-
kurt gibi
:
-
işini bilen, girişken (kimse).
-
kuru başına kalmak
:
-
hayatında veya yanında kimsesi kalmamak, kimsesiz, yalnız kalmak.
-
kuru gürültüye pabuç bırakmamak
:
-
bir durum karşısında telaşsız, korkusuz, dilediğince davranmak:
-
kuru hasır (kilim) üstünde kalmak
:
-
aç, parasız, evsiz kalmak.
-
kuru tahtada kalmak
:
-
eşyası elinden gitmek, çıplak evde oturma durumunda kalmak.
-
kuruda kalmak
:
-
deniz alçaldığında gemi karaya oturmak.
-
kurum kurum kurumlanmak (kurulmak)
:
-
büyüklenmek, böbürlenmek.
-
kurum satmak
:
-
böbürlenmek, büyüklenmek:
-
kuruntuya kapılmak
:
-
boş yere tasalanmak.
-
kurusıkı atmak
:
-
(Argo) palavra atmak.
-
kusur bulmak
:
-
1) bir şeyin özrünü görmek; 2) gereğinden çok titiz ve hoşgörüsüz ...
-
kusur etmek
:
-
yanlışlık yapmak:
-
kusur etmemek
:
-
hoş karşılanmayacak bir davranışta bulunmamak:
-
kusur işlemek
:
-
yanlış davranışta bulunmak.
-
kusura bakmamak (kalmamak)
:
-
hoş görmek:
-
kuş gibi
:
-
1) çok hafif; 2) çabuk iş gören, eline ayağına çabuk
-
kuş gibi (kadar) yemek
:
-
çok az yemek.
-
kuş gibi çırpınmak
:
-
çaresizlik içinde telaşlı davranmak:
-
kuş gibi uçup gitmek (uçmak)
:
-
1) çok kısa süren bir hastalıkla ölmek; 2) çok kısa sürmek, geçme ...
-
kuş kadar canı olmak
:
-
küçük, cılız, güçsüz bir yaratık olmak:
-
kuş kafesi gibi
:
-
ufak ve güzel (yapı).
-
kuş kanadıyla gitmek
:
-
çok hızlı gitmek.
-
-
kuş tüyü gibi
:
-
çok yumuşak (oturacak, yatacak yer).
-
kuş uçurmamak
:
-
hiçbir şeyin veya kimsenin kaçmasına, geçmesine imkân vermemek:
-
kuşa benzemek (dönmek)
:
-
bir şey düzeltilmek istenirken komik veya biçimsiz bir duruma gel ...
-
kuşku beslemek (duymak)
:
-
kuşkulanmak.
-
kuşku uyanmak
:
-
kuşku oluşmak:
-
kuşku yok
:
-
başka türlü olamaz.
-
kuşkusu kalmamak
:
-
bir konuda her şeyi bilmek, şüphe duymamak:
-
kuşkuya düşmek
:
-
kuşkulanmak.
-
kuşsütü ile beslemek
:
-
eksiksiz, özenle beslemek.
-
kuşun kanadıyla haber salmak
:
-
en hızlı bir biçimde haber vermek:
-
kutu gibi
:
-
küçük fakat kullanışlı ve şirin:
-
kuvvet almak
:
-
herhangi bir yardımla gücü artmak, kuvvetlenmek:
-
kuvvet bulamamak
:
-
cesaret edememek.
-
kuvvetini toplamak
:
-
gücünü artırmak, kuvvetlenmek.
-
kuvvetle muhtemel
:
-
büyük olasılıkla.
-
kuvvetten düşmek
:
-
gücü azalmak.
-
kuyruğa girmek
:
-
ayakta arka arkaya durulan diziye girmek:
-
kuyruğu dikmek
:
-
1) hayvan koşmaya, başlamak; 2) insan bulunduğu yerden uzaklaşmay ...
-
kuyruğu kapana kısılmak (sıkışmak)
:
-
çok zor duruma düşmek.
-
kuyruğu titretmek
:
-
(Argo) ölmek:
-
kuyruğunu kısmak
:
-
korkup sinmek.
-
kuyruğunu tava sapına çevirmek
:
-
haddini bildirmek, gereken dersi vermek:
-
kuyruk çekmek
:
-
gözün çevresine kalem veya sürme ile çizgi çekmek:
-
kuyruk olmak
:
-
arka arkaya dizilmek, sıralanmak.
-
kuyruk sallamak
:
-
yaltaklanmak:
-
-
kuyruk yapmak
:
-
uzun ve peş peşe bir sıra oluşturmak:
-
kuyu gibi
:
-
1) çok derin (yer); 2) basık ve karanlık (yer)
-
kuyudan adam çıkarmak
:
-
1) olumsuz, uygunsuz veya yasal olmayan bir duruma son vererek bi ...
-
kuzgun gibi
:
-
çok kara, çok koyu.
-
kuzu çevirmek
:
-
kuzunun gövdesini şişe geçirip ateş korunun üzerinde çevirerek pi ...
-
kuzu gibi
:
-
çok uysal.
-
kuzu gibi olmak
:
-
uslanmak, sessizleşmek, sakinleşmek.
-
kuzu kesilmek
:
-
uysallaşmak, sessizleşmek, sakin bir durum almak:
-
kuzu postuna bürünmek
:
-
karşısındakini aldatmak için gerçek kişiliğini saklamak, kendini ...
-
küçük abdesti gelmek
:
-
idrar yapma ihtiyacı duymak.
-
küçük dağları ben yarattım demek
:
-
çok böbürlenmek, kibirlenmek:
-
küçük dilini yutmak
:
-
şaşırmak, donakalmak:
-
küçük düşmek
:
-
değeri veya onuru sarsılmak:
-
küçük düşürmek
:
-
değerini veya şerefini sarsmak:
-
küçük görmek
:
-
değer, önem vermemek:
-
küçük köyün büyük ağası
:
-
büyüklük taslayanlar için söylenen bir söz.
-
küçük oynamak
:
-
kumarda az para ile oynamak.
-
küçükle küçük, büyükle büyük olmak
:
-
1) her yaştaki kişilere karşı dostça, arkadaşça davranmak; 2) her ...
-
küf bağlamak (tutmak)
:
-
1) küflenmek; 2) (Mecaz) unutulmak; 3) (Mecaz) bitmek, kalmamak:
-
küfelik olmak
:
-
çok sarhoş olmak.
-
küfrü basmak
:
-
küfretmek.
-
küfür savurmak
:
-
küfretmek:
-
küfür yemek
:
-
kendisine küfredilmek:
-
kül bağlamak
:
-
1) ateş sönmek; 2) (Mecaz) gücünü, etkisini yitirmek
-
kül etmek
:
-
1) yakmak, kavurmak; 2) (Mecaz) birinin varını yoğunu yok etmek
-
-
kül gibi
:
-
soluk, renksiz (bet beniz).
-
kül olmak
:
-
1) bütünüyle yanmak: 2) (Mecaz) varını yoğunu yitirmek
-
kül ufak olmak
:
-
çok küçük parçalara ayrılmak.
-
kül yemek (yutmak)
:
-
(Argo) kurnazca yapılan bir oyuna düşmek, aldatılmak.
-
külah kapmak
:
-
düzen, dalavere ile bir işin başına geçmek:
-
külah peşinde olmak
:
-
yalan ve dolanla bir işin başına geçmeye çalışmak.
-
külah takmak
:
-
hile ile, oyunla kandırıp parasını almak:
-
külahıma anlat!
:
-
söylediklerine inanamıyorum, beni kandıramazsın' anlamında kullan ...
-
külahını havaya atmak
:
-
pek çok sevinmek.
-
külahları değiştirmek (değişmek)
:
-
tehdit ederek bozuşmak:
-
külçe gibi oturmak
:
-
yorgun veya bitkin bir durumda çöküvermek.
-
külçe kesilmek
:
-
dermansız, güçsüz kalıp olduğu yere yığılmak:
-
külfete katlanmak
:
-
sıkıntıya, zorluğa önem vermemek:
-
külünü savurmak
:
-
bir şeyi bütünüyle bitirip yok etmek.
-
kümeden düşmek
:
-
takımlar sonraki sezonda bir alt kümeye inmek, ligden düşmek.
-
kümeye çıkmak
:
-
takımlar sonraki sezonda bir üst kümeye yükselmek, lige çıkmak.
-
kündeden atmak
:
-
1) güreşçi, rakibini belinden kavrayıp kendi üzerinden aşırarak a ...
-
kündeye almak (getirmek)
:
-
1) güreşçi, rakibini altına alıp bir elini önden, ötekini arkadan ...
-
kündeye gelmek
:
-
aldanmak, tuzağa düşmek:
-
kündeye getirilmek
:
-
aldatılmak, tuzağa düşürülmek:
-
künyesi gelmek
:
-
savaşta bir askerin ölüm haberi kendi evine bildirilmek:
-
küp gibi
:
-
1) şişman; 2) sarhoş
-
küpe dönmek
:
-
çok şişmanlamak:
-
küplere binmek
:
-
çok öfkelenmek:
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|