|
Deyimler Sözlüğü (71)
Deyimler Sözlüğü (71. Sayfa)
-
koluna kuvvet
:
-
iş yapan bir kimseye, isteklendirmek, coşturmak için söylenen bir ...
-
komadan çıkmak
:
-
komaya giren hasta bu durumdan kurtulmak, ölümden dönmek.
-
komalık olmak
:
-
yediği dayaktan sonra kıpırdayamayacak duruma gelmek:
-
komaya girmek
:
-
1) duyma, anlama ve hareket yeteneklerini yitirerek yarı ölü duru ...
-
komiğine gitmek
:
-
gülünç bulmak:
-
komik bulmak
:
-
gülünç saymak.
-
komplekse kapılmak
:
-
aşağılık duygusu hissetmek:
-
komplo kurbanı olmak
:
-
komploya kurban gitmek.
-
komploya kurban gitmek
:
-
komplo yoluyla zarar görmek.
-
konak gibi
:
-
büyük ve gösterişli (ev).
-
konferans çekmek
:
-
karşısındakini bıktıracak bir biçimde uzun veya öğüt verircesine ...
-
konferans vermek
:
-
herhangi bir konuda bilgi verecek biçimde konuşma yapmak:
-
konsantre olmak
:
-
1) düşünceyi, duyguyu, gücü bir noktada toplamak; 2) (Mecaz) bile ...
-
konser vermek
:
-
dinleyicilere, müzik eserlerini çalmak veya söylemek.
-
kont gibi
:
-
şık giyinmiş (adam).
-
kont gibi yaşamak
:
-
bolluk içinde yaşamak.
-
kontak atmak
:
-
1) elektrik donanımında karşı uçların birbirine dokunmasıyla elek ...
-
kontak kapatmak (kapamak)
:
-
1) bir taşıtın çalışan motorunu durdurmak için kontak anahtarını ...
-
kontak kurmak
:
-
biriyle veya bir olayla bağlantı sağlamak.
-
kontra gitmek
:
-
birine zıt gitmek.
-
kontrol altına almak
:
-
bir olayı denetim altına almak.
-
kontrol altında olmak
:
-
denetlenmek.
-
kontrol altında tutmak
:
-
denetlemek:
-
kontrpiyede kalmak
:
-
1)(Spor) futbolda kaleci ters tarafa gitmek veya hamle yapmak; 2) ...
-
konuk etmek
:
-
birini evinde bir süre ağırlamak.
-
konuk gelmek
:
-
bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelmek.
-
-
konuk olmak
:
-
bir yerde kısa bir süre ağırlanmak.
-
konuşmaya dalmak
:
-
başka şeylerle ilişkiyi keserek belli bir konudan söz etmek:
-
koparıp atmak
:
-
1) koparmak; 2) (Mecaz) ilgisini kesmek, önem vermemek:
-
kopup gelmek
:
-
uzak bir yerden ayrılarak gelmek.
-
kopya çekmek
:
-
genellikle yazılı sınavlarda soruları cevaplamak için bir kaynağa ...
-
kopya vermek
:
-
sınavda sorulara cevap vermesi için bir kimseye gizlice yardımda ...
-
kor dökmek
:
-
yanınca dayanıklı kor durumuna girmek.
-
kor gibi
:
-
kıpkırmızı, ateş gibi.
-
kor gibi yanmak
:
-
1) çok parlamak: 2) büyük üzüntü çekmek
-
kordon altına almak
:
-
bir yere giriş çıkışı önlemek için o yeri görevlilerce korumak.
-
korktuğu başına gelmek
:
-
düşünülen kötü durum gerçekleşmek:
-
korktuğuna uğramak
:
-
korktuğu başına gelmek.
-
korku düşmek
:
-
endişelenmek, korkmak:
-
korku saçmak
:
-
herkesi korkutmak.
-
korkudan çıldırmak
:
-
aşırı korku yüzünden aklını yitirmek, delirmek:
-
korkusundan altına etmek (kaçırmak, yapmak)
:
-
çok korktuğunda idrarını veya dışkısını kaçırmak.
-
korkuya kapılmak
:
-
korku düşmek.
-
korkuya kesmek
:
-
korkmak:
-
korumaya almak
:
-
tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi veya eseri saldırılardan k ...
-
korunma görmek
:
-
anlayış veya hoşgörü ile karşılanmak:
-
koşu koparmak
:
-
hızla koşuvermek, çabucak atılıp gitmek:
-
koşun bağlamak
:
-
koşun durumuna girmek, saf tutmak.
-
kova olmak
:
-
çok gol yemek.
-
koyduğum yerde otluyor
:
-
(Teklifsiz Konuşma) uzun süredir hiçbir ilerleme göstermeyenler i ...
-
koydunsa bul
:
-
arandığı hâlde bulunamayan şeyler veya bulunması gereken yerde bu ...
-
-
koynunda yılan beslemek
:
-
bir yakınından ihanet görmek.
-
koyu koyu düşünmek
:
-
uzun uzun veya derin derin düşünmek:
-
koyun gibi
:
-
1) budala, şaşkın; 2) karar ve davranışlarında başkasına bağımlı ...
-
koyun kaval dinler gibi dinlemek
:
-
hiçbir şey anlamadan dinlemek:
-
koz kırmak
:
-
1) oyunda elindeki kozlardan birini kullanmak; 2) (Mecaz) yanlış ...
-
koz vermek
:
-
imkân tanımak, elverişli durum sağlamak.
-
koza çekmek
:
-
kozayı temizleyip ayıklamak:
-
kozasına çekilmek
:
-
çevreyle ilişkisini kesmek, hiçbir şeye karışmamak:
-
kök salmak
:
-
1) iyice tutunmak, sağlamlaşmak, yayılmak, köklenmek: 2) bir yere ...
-
kök sökmek
:
-
çok çetin iş görmek.
-
kök söktürmek
:
-
uğraştırmak, güçlük çıkarmak.
-
kökü kazınmak
:
-
bir daha ortaya çıkamayacak biçimde yok edilmek.
-
kökü kurumak
:
-
yok olmak, ortadan kalkmak:
-
kökünden halletmek
:
-
herhangi bir konuyu veya sorunu temelden çözümlemek:
-
kökünden kazımak
:
-
kökünü kazımak.
-
köküne kibrit suyu
:
-
yerin dibine batsın, ölsün, kahrolsun.
-
köküne kibrit suyu dökmek (kökünü kurutmak)
:
-
bir daha ortaya çıkamayacak biçimde yok etmek.
-
kökünü kazımak
:
-
bir daha üreyemez duruma getirmek, hiçbir kalıntısını bırakmamak, ...
-
kömür başa vurmak
:
-
kömürün iyi yanmamasından çıkan karbon oksidiyle zehirlenmekten b ...
-
kömür gibi
:
-
kapkara.
-
kömürcü çırağına dönmek
:
-
yüzü, üstü başı siyah lekeler içinde kalmak, eli yüzü kapkara olm ...
-
köpeğe atsan yemez
:
-
çok kötü (yiyecek)' anlamında kullanılan bir söz.
-
köpeğe hoşt, kediye pişt dememek
:
-
kendisine zarar verenlerden korunmak için en küçük bir tepkide bu ...
-
köpeğin ağzına kemik atmak
:
-
(Hakaret) karşı gelerek bağırıp çağıran birini susturmak için ona ...
-
köpek gibi
:
-
çok yaltaklanan:
-
-
köpek yese kudurur
:
-
çok ağır ve onur kırıcı sözler için söylenen bir söz.
-
köprübaşını tutmak
:
-
çok önemli bir mevkiyi ele geçirmek.
-
köprüleri atmak
:
-
bir işten vazgeçme veya geri dönme imkânı kalmayacak biçimde kesi ...
-
köpük gibi
:
-
beyaz, hafif ve köpük görünümlü.
-
kör değneğini beller gibi
:
-
hep aynı biçimde davranıp hiçbir yenilik veya değişiklik yapmayac ...
-
kör itin öldüğü yer
:
-
çok uzakta olan yer:
-
kör kör parmağım gözüne
:
-
çok belli, göze batacak kadar ortada' anlamında kullanılan bir sö ...
-
kör kurttan bile vazgeçmemek
:
-
en küçük varlığı bile hor görmeden korumak.
-
kör şeytandan bulmak
:
-
kaderi kötü olmak.
-
körler mahallesinde ayna satmak
:
-
bir şeyi ona gereksinim duymayacak olan çevreye götürmek.
-
körün taşı
:
-
rastlantı sonucu birine zarar veren, hesapta olmayan iş.
-
kös dinlemek
:
-
türlü olaylar yaşadığı için bilgi ve deneyim sahibi olarak benzer ...
-
kösele gibi
:
-
çok sert, çiğnenmesi güç, koparılamaz:
-
kösemenlik etmek
:
-
yol göstermek, kılavuzluk etmek.
-
kösenin sakalı gibi
:
-
her zaman olduğu gibi kalan, değişikliğe uğramayan.
-
kösteği kırmak
:
-
1) çocuk yürümeye başlamak; 2) bağlı bulunduğu yerle ilişiğini ke ...
-
köstek vurmak
:
-
1) hayvanın ayağına köstek bağlamak; 2) (Mecaz) kösteklemek; 3) ( ...
-
köşe bucağa dağılmak
:
-
1) her tarafa yayılmak: 2) darmadağın olmak
-
köşe bucak kaçmak (saklanmak)
:
-
kimseye görünmek istememek:
-
köşe kapmaca oynamak
:
-
biri başkasına gidip bulamadığı sırada, o da kendisine gelip bula ...
-
köşe tutmak
:
-
karışmak, kendini belli etmek, görünmek:
-
köşebaşını tutmak
:
-
etkili olabilecek en önemli makamda bulunmak veya o yeri ele geçi ...
-
köşede bucakta kalmak
:
-
ilgisizlikten gözden uzakta bulunmak:
-
köşesine çekilmek
:
-
toplumdan kaçıp hiçbir şeyle ilgilenmeyerek tek başına yaşamak.
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|