|
Deyimler Sözlüğü (66)
Deyimler Sözlüğü (66. Sayfa)
-
karısının üstüne evlenmek
:
-
karısı varken bir kadınla daha evlenmek:
-
karış karış bilmek
:
-
en ince ayrıntısına kadar biliyor olmak:
-
karış karış dolaşmak
:
-
her yeri gezmek:
-
Karina Etmek
:
-
gemiyi karinası ortaya çıkacak biçimde bir yanı üzerine yatırmak.
-
karinaya basmak
:
-
karina etmek.
-
karine ile anlamak
:
-
sözün gelişinden çıkarmak.
-
karizmayı çizdirmek
:
-
(Argo) var olan etkileyiciliğini kaybetmek.
-
karman çorman etmek
:
-
çok karışık ve düzensiz duruma getirmek.
-
karman çorman olmak
:
-
çok karışık ve düzensiz duruma gelmek:
-
karmanyolaya getirmek
:
-
soymak:
-
karnı büyümek
:
-
hamile kalmak:
-
karnı tok sırtı pek olmak
:
-
geçimi iyi olmak, para sıkıntısı olmamak.
-
karnı tok, sırtı pek
:
-
geçim sıkıntısı olmayan insanlar için kullanılan bir söz.
-
karnı zil çalmak
:
-
çok acıkmış olmak.
-
karnından konuşmak (söylemek)
:
-
1) işitilemeyecek kadar alçak sesle söylemek; 2) uydurarak söylem ...
-
karnını doldurmak
:
-
1) çok yemek yemek; 2) (Argo) gebe kalmak
-
karşı çıkmak
:
-
1) dışarıdan gelenleri karşılamaya gitmek: 2) bir düşünceye katıl ...
-
karşı karşıya gelmek
:
-
1) birden karşılaşmak: 2) zıtlaşmak
-
karşı karşıya olmak
:
-
yüz yüze gelmek:
-
karşı koymak
:
-
boyun eğmemek:
-
karşı olmak
:
-
birine veya bir düşünceye katılmamak, karşıt olmak.
-
karşılık vermek
:
-
1) küçük büyüğüne karşı gelmek; 2) cevap vermek, yanıt vermek:
-
karşılıkta bulunmak
:
-
cevap vermek:
-
karşısına dikilmek
:
-
1) birinin karşısında durmak: 2) karşıt olmak
-
kart basmak
:
-
işçiler iş yerine giriş ve çıkışta gelip gittiklerini bir makine ...
-
kart çıkarmak
:
-
(Spor) hakem kural dışı hareket eden oyuncuya cezalandırma amacı ...
-
-
kasavet çekmek
:
-
üzülmek, tasalanmak:
-
kasavet etmek
:
-
üzülmek, kaygılanmak.
-
kasayı devretmek
:
-
işletmelerde nöbetleşe çalışan kasadarlar kasa mevcudunu birbirin ...
-
kasım kasım kasılmak
:
-
gururlanmak, büyüklük taslamak, büyüklenmek.
-
kasıp kavurmak
:
-
1) baskı yaparak veya kıyıcı davranışlarla bir topluluğu ezmek, z ...
-
kaskatı kesilmek
:
-
aşırı coşku, soğuk, korku, üzüntü vb. etkisiyle hareket edemeyece ...
-
kasvet basmak (çökmek)
:
-
çok sıkılmak, içi daralmak:
-
kasvet vermek
:
-
sıkıntı vermek.
-
kaş göz etmek
:
-
kaş ve göz işaretleriyle bir şey anlatmaya çalışmak.
-
kaş göz işareti yapmak
:
-
kaş ve gözle bir şeyler anlatmak, dikkat çekmek:
-
kaş yapayım derken (yaparken) göz çıkartmak (çıkarmak)
:
-
işi düzelteyim derken büsbütün bozmak.
-
kaş yıkmak
:
-
kaş çatmak:
-
kaşı (kaşları) çatılmak
:
-
öfkelenmek, kızmak:
-
kaşık atmak (çalmak)
:
-
iştahla veya çabuk yemek.
-
kaşık kadar
:
-
çok küçük:
-
kaşık sallamak
:
-
yemek yemek:
-
kaşıkla verip kepçeyle geri almak
:
-
yaptığı bir iyiliğin acısını çıkarırcasına davranmak.
-
kaşıkla yedirip sapıyla (gözünü) çıkartmak
:
-
yaptığı bir iyiliği hiçe indirecek kötülükte bulunmak.
-
kaşını gözünü eğmek
:
-
kızgın bir durumdayken kaş çatmak.
-
kaşının altında gözün var dememek
:
-
gözünün üstünde kaşın var dememek.
-
kaşla göz arasında
:
-
kimsenin sezmesine imkân vermeyecek kadar kısa bir zaman içinde, ...
-
kaşlarını çatmak
:
-
kızmak, öfkelenmek:
-
kat çıkmak
:
-
yapıya kat eklemek.
-
katakulli okumak
:
-
yalan söylemek, palavra atmak:
-
katakulliye gelmek
:
-
tuzağa düşmek.
-
-
katakulliye getirmek
:
-
tuzağa düşürmek.
-
katana gibi
:
-
iri yarı (kadın).
-
katıla katıla ağlamak
:
-
aşırı derecede ağlamak:
-
katıla katıla gülmek
:
-
aşırı derecede gülmek:
-
katır gibi
:
-
inatçı (kimse).
-
katır kuyruğu gibi kalmak
:
-
bir işte ilerlemeden kalmak.
-
katır tepmişe dönmek
:
-
çok hırpalanmak, perişan duruma düşmek, felaketin nereden geldiği ...
-
katkıda bulunmak
:
-
bir şeyin oluşmasına, gelişmesine veya gerçekleşmesine emek, bilg ...
-
katmer kaldırmak
:
-
(Halk Dili) karışıklık çıkarmak.
-
katmerli katmerli gülmek
:
-
üst üste ve ara vermeden aşırı derecede gülmek:
-
katran gibi
:
-
karaya yakın koyu renkte:
-
katresi kalmadı (yok)
:
-
hiç kalmadı, hiç yok.
-
kav gibi
:
-
1) kolaylıkla tutuşacak durumda olan; 2) kuru ve gevrek
-
kavanoz dipli dünya
:
-
üzülmemeyi, biraz boş vermeyi, rahat bir biçimde yaşamayı anlatan ...
-
kavara çekmek
:
-
(Kaba) yellenmek.
-
kavga çıkarmak
:
-
kavgaya neden olmak:
-
kavga çıkmak
:
-
dövüş meydana gelmek:
-
kavga kopmak (patlamak)
:
-
dövüş başlamak:
-
kavgaya girişmek (tutuşmak)
:
-
kavgaya başlamak:
-
kavil kesmek
:
-
sözleşmek:
-
kavis çizmek
:
-
yay biçiminde yol izlemek.
-
kavlükarar etmek
:
-
1) karar vermek: 2) birlikte söz vermek
-
kaya gibi
:
-
çok sağlam:
-
kayda geçirmek
:
-
ilişkili bulunduğu deftere yazmak.
-
kaydını düşmek
:
-
yazılı olduğu evraktan çıkarmak:
-
-
kaygı çekmek
:
-
üzüntü, tasa duymak.
-
kaygı vermek
:
-
endişelendirmek:
-
kayık yanaştırmak
:
-
bir konuya veya soruna yavaş yavaş girmek.
-
kayıp vermek
:
-
ulus, toplum, kuruluş vb. değerli bireylerini yitirmek:
-
kayıplara karışmak
:
-
bulunduğu yerden ayrılıp gitmek, gittiği yeri bildirmemek, görünm ...
-
kayış gibi
:
-
1) sert, koparılmayan: 2) çok kirli
-
kayıt altına girmek
:
-
1) bir şey yapmaya zorlanmak: 2) davranışları sınırlandırılmak
-
kayıt koymak
:
-
engellemek, sınırlamak, takyit etmek:
-
kayıtsız kalmak
:
-
önem vermemek, umursamamak:
-
kayıtsız olmak
:
-
1) kaydedilmemiş veya yazıya geçirilmemiş olmak; 2) (Mecaz) ilgis ...
-
kaymak bağlamak (tutmak)
:
-
sütün veya bir sıvının üzerinde kaymak oluşmak, kaymaklanmak.
-
kaymak gibi
:
-
1) bembeyaz ve pürüzsüz; 2) tadı güzel ve yumuşak:
-
kaynağını (bir şeyden) almak
:
-
bir esasa veya desteğe dayandırmak:
-
kaynak yapmak
:
-
1) iki metal veya yapay parçayı ısı yoluyla birleştirmek; 2) (Mec ...
-
kaynanalık taslamak
:
-
kaynana gibi davranmak:
-
kaza atlatmak
:
-
kaza tehlikesi geçirmek.
-
kaza geçirmek
:
-
can ve mal kaybına veya zararına neden olan kötü bir olayla karşı ...
-
kazan kaldırmak (devirmek)
:
-
1) (Tarih) yeniçeriler yemek pişirilen kazanı devirerek ayaklanma ...
-
kazançlı çıkmak
:
-
kazanmak:
-
kazaya bırakmak
:
-
1) (Din) namazı vaktinde kılmayarak daha sonra kılmak için ertele ...
-
kazaya kalmak
:
-
1) (Din) namaz, vaktinde kılınamamak: 2) oruç, vaktinde tutulamam ...
-
kazaya rıza göstermek
:
-
1) yargıya, verilen hükümlere boyun eğmek; 2) kadere, alın yazısı ...
-
kazaya uğramak
:
-
kaza geçirmek.
-
kazdığı çukura (kuyuya) kendisi düşmek
:
-
başkası için hazırladığı kötülüğe kendi uğramak.
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|