|
Deyimler Sözlüğü (63)
Deyimler Sözlüğü (63. Sayfa)
-
kafası durmak
:
-
zihin yorgunluğundan düşünemez olmak.
-
kafası düzelmek
:
-
doğruyu ve iyiyi bulmak.
-
kafası ile oynamak
:
-
takım sporlarında arkadaşlarının durumunu göz önünde tutup en iyi ...
-
kafası işlemek (çalışmak)
:
-
aklı, zekâsı yerinde olmak, bir konu üzerinde iyi düşünebilir olm ...
-
kafası karışmak
:
-
önceki bilgi ve düşünceleri altüst olmak:
-
kafası kazan (gibi) olmak
:
-
kafası şişmek.
-
kafası kızmak
:
-
öfkelenmek:
-
kafası sarmamak
:
-
anlamamak, aklı ermemek.
-
kafası sersem sepet (olmak)
:
-
gürültü ve uğultudan zihni yorulmuş (olmak):
-
kafası şişmek
:
-
1) zihni yorulmak; 2) gürültüden tedirgin olmak
-
kafası yerinde olmamak
:
-
gereği gibi düşünecek durumda olmamak.
-
kafası yerine gelmek
:
-
kendini toparlamak, kendine gelmek.
-
kafasına dank etmek
:
-
bir olay sebebiyle birden ayılmak, doğruyu anlamak:
-
kafasına estiği gibi
:
-
sadece kendi düşünce ve isteklerine göre:
-
kafasına geçirmek
:
-
başına geçirmek.
-
kafasına girmek
:
-
1) bir düşünce aklına uygun gelmek; 2) birini bir iş yapmaya kand ...
-
kafasına girmemek
:
-
anlayamamak, kavrayamamak.
-
kafasına göre
:
-
istediği gibi:
-
kafasına koymak
:
-
kararını önceden vermiş olmak, önceden şartlanmak, bir şey yapmay ...
-
kafasına sığmamak
:
-
akıl erdirememek.
-
kafasına söz girmemek
:
-
1) çok aptal veya inatçı olmak; 2) önemsememek
-
kafasına uymak
:
-
aklına uymak.
-
kafasına vura vura
:
-
zorla, isteyip istemediğine bakmadan.
-
kafasına vurmak
:
-
başına vurmak.
-
kafasında şimşek çakmak
:
-
beyninde şimşek çakmak.
-
kafasında tutmak
:
-
bir şeyi unutmamak, aklında tutmak.
-
-
kafasından çıkarmak (atmak)
:
-
bir şeyi unutmak veya ondan vazgeçmek:
-
kafasından geçirmek
:
-
belli belirsiz düşünmek.
-
kafasını ezmek
:
-
zararlı olabilecek bir hareketi, bir durumu başlangıçta yok etmek ...
-
kafasını işletmek
:
-
doğru ve iyi düşünmek:
-
kafasını kaldırmak
:
-
karşı gelmek, başkaldırmak:
-
kafasını kaldırmamak
:
-
1) yoğun olarak çalışmak, meşgul olmak; 2) yoğun bir biçimde düşü ...
-
kafasını kaşıyacak vakti olmamak
:
-
başını kaşıyacak vakti olmamak.
-
kafasını kırmak
:
-
iyice dövmek, pataklamak.
-
kafasını kullanmak
:
-
akıllıca davranmak.
-
kafasını kurcalamak
:
-
zihnini meşgul etmek, düşündürmek.
-
kafasını sokmak
:
-
barınabilecek bir yere yerleşmek, başını sokmak:
-
kafasını taştan taşa çarpmak (vurmak)
:
-
başını taştan taşa çarpmak.
-
kafasını toplamak
:
-
sağlıklı düşünebilir olmak:
-
kafasını tütsülemek
:
-
sarhoş etmek:
-
kafasını uçurmak
:
-
kellesini uçurmak.
-
kafasının bir tahtası eksik (noksan) (olmak)
:
-
(Alay) akıl dışı davranışlarda bulunan.
-
kafasının dikine gitmek
:
-
kendi düşünce ve görüşünün en iyi olduğuna inanarak kimsenin öğüd ...
-
kafasının etini yemek
:
-
başının etini yemek:
-
kafasının kontağı atmak
:
-
çok sinirlenmek, öfke ile dolmak:
-
kafaya almak
:
-
1) (Argo) zaaflarından yararlanarak kandırmak, oyuna getirmek; 2) ...
-
kafaya çıkmak
:
-
(Spor) topa kafayla vurmak için sıçramak.
-
kafayı (bir yere) vurmak
:
-
1) hastalanıp yatağa düşmek; 2) uyumak için yatmak:
-
kafayı bulandırmak
:
-
önceki düşünceleri altüst etmek, değiştirmek:
-
kafayı bulmak
:
-
sarhoş olmak:
-
kafayı çalıştırmak (işletmek)
:
-
akılcı davranarak sorunları çözmek.
-
-
kafayı değiştirmek
:
-
düşüncesini, kanaatini değiştirmek.
-
kafayı tütsülemek (dumanlamak)
:
-
(Argo) sarhoş olmak:
-
kafayı üşütmek
:
-
delirmek, çılgınlaşmak.
-
kafayı yemek
:
-
(Argo) aşırı yorgunluktan bunalıma düşmek.
-
kafes gibi
:
-
zayıf, kuru veya delik deşik.
-
kafese girmek
:
-
1) (Argo) aldatılıp kendisinden çıkar sağlanmak; 2) hapse girmek
-
kafese koymak
:
-
(Argo) aldatıp çıkar sağlamak:
-
kâfi gelmek
:
-
yetmek, yetişmek:
-
kâğıda dökmek
:
-
yazıya geçirmek.
-
kâğıt açmak
:
-
iskambil kâğıtlarını oyunculara dağıttıktan sonra koz olacak kâğı ...
-
kâğıt kaleme sarılmak
:
-
hemen yazmaya başlamak:
-
kağnı gibi gitmek
:
-
çok yavaş gitmek.
-
kağnıyla tavşan avına çıkmak
:
-
bir işi bitirmemek için bahane bulmak, ayak sürümek.
-
kahır (kahrını) çekmek
:
-
uzun süre sıkıntıya katlanmak:
-
kahır yüzünden lütfa uğramak
:
-
birine kötülük olsun diye yapılan iş, onun iyiliğine olmak.
-
kahkaha (kahkahayı) basmak (koparmak, salıvermek)
:
-
kendini tutamayıp yüksek sesle gülmek:
-
kahkaha tufanı kopmak
:
-
birdenbire toplu olarak kahkaha atmak:
-
kahkahadan kırılmak
:
-
çok gülmek.
-
kahkahayı ağzında söndürmek
:
-
edep sınırlarını aşmamak için gülmeyi sınırlamak:
-
kahpenin dölü
:
-
piç, soysuz.
-
kahrından ölmek
:
-
1) çok üzülmek; 2) aşırı üzüntü, ölümüne neden olmak
-
kahve dövücünün hınk deyicisi
:
-
havan dövücünün hınk deyicisi.
-
kâhyalık etmek
:
-
1) kâhyalık görevinde bulunmak; 2) (Mecaz) her şeye karışmak
-
kalafata çekmek
:
-
1) gemiyi onarmak için karaya çekmek; 2) (Mecaz) azarlamak, payla ...
-
kalas gibi
:
-
kaba, kibar veya nazik olmayan, incelikten yoksun.
-
-
kalayı basmak
:
-
(Argo) adamakıllı küfretmek:
-
kalbe (kalbine) doğmak
:
-
içine doğmak.
-
kalbe dokunmak
:
-
acı veya üzüntü vermek.
-
kalbe işlemek
:
-
derin üzüntü uyandırmak.
-
kalbi ağzına gelmek
:
-
yüreği ağzına gelmek:
-
kalbi boş olmak
:
-
sevgilisi bulunmamak.
-
kalbi çarpmak
:
-
1) kalbi çok vurmak; 2) çok heyecanlanmak; 3) yüreği çarpmak
-
kalbi dayanmamak
:
-
1) aşırı heyecan, üzüntü, yorgunluk veya herhangi bir hastalık yü ...
-
kalbi dolu olmak
:
-
sevgilisi olmak.
-
kalbi ferahlamak
:
-
yüreği ferahlamak.
-
kalbi kararmak
:
-
1) inancını kaybetmek; 2) yüreği kararmak
-
kalbi parçalanmak
:
-
yüreği parçalanmak.
-
kalbi sıkışmak
:
-
kalp atışları düzensiz olmak, sıkıntı duymak; 2) (Mecaz) bir mese ...
-
kalbi sızlamak
:
-
yüreği sızlamak:
-
kalbi yerinden oynamak (fırlamak)
:
-
yüreği yerinden oynamak:
-
kalbi yırtılmak
:
-
acı duymak:
-
kalbine girmek
:
-
sevgisini kazanmak.
-
kalbine göre
:
-
gönlüne göre:
-
kalbine saplanmak
:
-
yüreğine saplanmak.
-
kalbini açmak
:
-
yüreğini açmak:
-
kalbini burmak
:
-
üzmek, sıkıntı vermek:
-
kalbini çalmak
:
-
sevgisini kazanmak, kendine âşık etmek.
-
kalbini eritmek
:
-
acımasını sağlamak, yumuşatmak:
-
kalbini okumak
:
-
birinin duygu ve düşüncelerini, niyetini anlamak.
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|