eng
Dil Bilgisi Terimleri Sözlükleri
Bilim Terimleri Sözlükleri
Teknik Terimler Sözlükleri
Sanat Terimleri Sözlükleri
Spor Terimleri Sözlükleri
Hukuk Terimleri Sözlükleri
Ekonomi Terimleri Sözlükleri
Eğitim Terimleri Sözlükleri
Çevre Terimleri Sözlükleri
Sağlık Terimleri Sözlükleri
Sosyal Terimler Sözlükleri
Tarihi Şahsiyetler
Sarı Sayfalar
Deyimler Sözlüğü (14)
#
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
Deyimler Sözlüğü (14. Sayfa)
ağzıyla kuş tutsa...
:
ne yapsa, ne kadar çaba ve ustalık gösterse' anlamında kullanılan
...
ah almak
:
birinin ilenmesini üstüne çekmek.
ah çekmek
:
derin bir keder veya özlemle içten gelerek ah demek.
ah etmek
:
1) acı ile içini çekmek; 2) (Mecaz) ilenmek:
ah vah etmek (demek)
:
pişman olmak:
ahbap çıkmak
:
önceden tanışmış olmak:
ahenk almak
:
uyumlu duruma gelmek.
ahenk vermek
:
düzeni, uyumu sağlamak:
Ahfeş'in keçisi gibi başını sallamak
:
söylenen sözü anlama dan kafa sallayarak onaylamak.
ahı çıkmak
:
yaptığı ilenme, etkisini göstermek.
ahı gitmek vahı kalmak
:
iyice zayıflamak, iş göremez duruma gelmek.
ahını yerde koymamak
:
öcünü almak:
ahireti boylamak
:
(Teklifsiz Konuşma) ölmek.
ahiretini yapmak (zenginleştirmek)
:
hayır işleri yaparak sevap kazanmak.
ahirette on parmağı yakasında olmak
:
kendisine karşı sorumlu olan kimseden ahirette hesap sormak:
ahkâm çıkarmak
:
kendi düşüncelerine dayanarak birtakım yargılara varmak.
ahkâm kesmek
:
1) çekinmeden kesin yargılarda bulunmak: 2) bilir bilmez konuşmak
ahkâm yürütmek
:
bir sözden kendi anlayışına göre sonuçlar çıkarmak.
ahtapot gibi
:
1) sırnaşık, yapışkan (kimse); 2) sömürmek amacıyla birçok işe, k
...
ahu gibi
:
çok güzel, çekici.
ak sakaldan yok sakala gelmek
:
çok yaşlanıp iyice kuvvetten düşmek.
akamete uğramak
:
başarısız olmak, sonuçsuz kalmak.
akan sular durmak
:
itiraz edememek, söyleyecek sözü kalmamak:
akarı kokarı olmamak
:
bilinen herhangi bir eksiği, kusuru bulunmamak:
akarına bırakmak
:
işin sonucunu sabırla beklemek, doğal gelişmeyi beklemek:
akarsu gibi
:
aralıksız, kesintisiz:
akı ak karası kara
:
beyaz tenli, kara gözlü, kara saçlı.
akıl almak
:
danışmak, görüş almak.
akıl almamak
:
inanılacak gibi olmamak, akla uygun gelmemek.
akıl bırakmamak
:
kafa karıştırmak.
akıl danışmak
:
bir konuda birinin görüşünü sormak:
akıl durdurmak
:
bir şey çok şaşırtıcı olmak, insanı şaşırtmak.
akıl erdirememek (ermemek)
:
1) ne olduğunu anlayamamak, sırrını çözememek: 2) kabul edememek
akıl erdirmek
:
ne olduğunu anlamak, sırrını çözmek:
akıl ermek
:
anlamak, çözmek.
akıl etmek
:
herhangi bir önlem veya çareyi zamanında düşünmek:
akıl havsala almamak
:
akla mantığa sığmamak:
akıl hocalığı taslamak
:
bir işte doğruyu, iyi olanı gösterdiğini sanmak:
akıl işi değil
:
akla uygun değil, doğru değil' anlamında kullanılan bir söz.
akıl öğretmek
:
birine nasıl davranacağını göstermek, yol göstermek, akıl vermek:
akıl vermek
:
akıl öğretmek.
akıl yürütmek
:
1) herhangi bir konuda fikir vermek; 2) tahminde bulunmak
akılda tutmak
:
unutmamak.
akıldan çıkarmak
:
1) düşünmemek; 2) unutmak
akıllı geçinmek
:
kendini çok akıllı sanmak:
akıllı olmak
:
gerçeklere uygun davranmak:
akıllılık etmek
:
1) yerinde ve uygun davranmak; 2) uyanık davranmak
akılsızlık- akılsızlık etmek
:
düşüncesiz ve yersiz davranmak.
akım derken bokum demek
:
(Kaba) sözünü yerli yerince söyleyememek.
akıntıya (akıntıya karşı) kürek çekmek
:
olmayacak bir iş uğrunda boşuna çabalamak:
akıntıya kapılmak
:
1) bir akıntının etki alanına girmek, akıntı ile birlikte sürükle
...
akıp gitmek
:
çabuk geçmek:
akideyi bozmak (akidesi bozulmak)
:
doğru bilinen bir inanış veya gidişten ayrılmak.
akim kalmak
:
sonuca ulaşamamak, başarı sağlayamamak.
akis uyandırmak
:
bir konu üzerinde düşünülmesine, tartışılmasına yol açmak, ilgi v
...
akla (akıllara) durgunluk vermek
:
hayranlık uyandırmak:
akla fenalık vermek
:
çok şaşırtmak, çıldırtmak, zıvanadan çıkarmak:
akla gelmek
:
hatırlamak.
akla gelmemek
:
1) hatırlanamamak; 2) olabileceğini düşünmemek
akla hayale gelmemek
:
inanılmamak:
akla karayı seçmek
:
bir işi başarıncaya değin çok sıkıntı çekmek, güçlüklerle karşıla
...
akla sığar gibi
:
aklın kabul edebileceği bir biçimde, makul:
akla sığmamak
:
inanılacak gibi olmamak, akla uygun gelmemek:
aklı (bir şeye) takılmak
:
zihni bir şeyle sürekli olarak uğraşmak:
aklı almamak
:
1) biri bir şeyi anlayamamak, kavrayamamak; 2) bir şeyin olabilec
...
aklı başına gelmek
:
1) davranışlarının yanlışlığını sezerek doğru yolu bulmak: 2) ayı
...
aklı başında olmamak
:
iyi düşünebilir durumda olmamak.
aklı başından gitmek
:
çok sevinçten veya çok korkudan ne yapacağını şaşırmak:
aklı başka yerde olmak
:
başka şeyler düşünmek:
aklı bir (beş) karış yukarıda (havada) olmak
:
değişik sebeplerden dolayı dengeli düşünemez durumda olmak.
aklı bir yerde olmak
:
bir iş yaparken başka bir şey düşünmek:
aklı bokuna karışmak
:
(Kaba) korkudan şaşırıp ne yapacağını bilememek.
aklı çıkmak
:
sonucun kötü olacağını düşünerek korkuya kapılmak:
aklı dağılmak
:
düşünceyi belli bir konu, sorun üzerinde toplayamamak.
aklı durmak
:
düşünemez bir duruma gelmek, şaşırmak.
aklı ermek
:
1) anlayabilmek: 2) akılca olgunlaşmak
aklı fikri bir şeyde olmak
:
düşüncesini bir konuda yoğunlaştırmak:
aklı gitmek
:
1) şaşırmak, korkmak; 2) çok beğenmek, bayılmak:
aklı kalmak
:
beğendiği bir şeyi düşünmekten kendini alamamak.
aklı karışmak
:
ne yapacağını bilememek, şaşırmak, bocalamak.
aklı kesmek
:
1) anlamak, idrak etmek; 2) bir şeyin olabileceğine inanmak:
aklı kesmemek
:
1) anlayamamak, idrak edememek; 2) sonucu tahmin edememek
aklı sonradan gelmek
:
1) verdiği kararın yanlış olduğunu anlayıp vazgeçmek; 2) bir şeyi
...
aklı yatmak
:
anlamaya başlamak, olacağına inanmak:
aklı zıvanadan çıkmak
:
delirmek, aklını oynatmak.
aklıma gelen başıma geldi
:
olmasından korktuğum şey oldu' anlamında kullanılan bir söz.
aklın süzgecinden geçirmek
:
etraflıca düşünmek, çok iyi muhakeme etmek:
aklına bir şey gelmek
:
hatırlamak.
aklına düşmek
:
1) hatırlamak: 2) kafasında bir düşünce doğmak
aklına esmek
:
daha önce düşünmemiş olduğu şeyi birden yapmaya karar vermek:
aklına gelmek
:
1) hatırlamak, anımsamak: 2) bir şeyi yapmayı düşünmek, tasarlama
...
aklına getirmek
:
1) hatırlatmak; 2) olabileceğini düşünmek:
aklına sığdırmak
:
bir şeyin olabileceğine inanmak, aklı almak.
aklına sığmamak
:
1) anlayamamak, kavrayamamak; 2) olabileceğine inanmamak
aklına takmak
:
sürekli olarak bir şeyi düşünmek, bir düşünceye saplanıp kalmak:
aklına turp sıkayım
:
(Teklifsiz Konuşma) aklına şaşayım:
aklına uymak
:
başka birinin düşüncesine göre iş yapmak, davranmak:
aklına yatmak
:
doğru olduğunu kabul etmek:
aklına yelken etmek
:
düşüncesizce davranmak veya aklına geleni hemen yapmak.
aklında kalmak
:
1) hatırlamak: 2) unutamamak