|
Deyimler Sözlüğü (9)
Deyimler Sözlüğü (9. Sayfa)
-
(birinin) içini okumak
:
-
birinin gizli, saklı düşüncelerini anlamak:
-
(birinin) içini sarmak
:
-
sürekli düşünmek, hep onunla meşgul olmak:
-
(birinin) ifadesini almak
:
-
1) sorguya çekmek: 2) görgü tanığının anlattıklarını yazmak; 3) ( ...
-
(birinin) iltiması olmak
:
-
arkası, kayırıcısı olmak.
-
(birinin) ipini çekmek
:
-
birini ölçülü davranmaya zorlamak.
-
(birinin) ipiyle kuyuya inilmez
:
-
kendisine güvenilmez' anlamında kullanılan bir söz:
-
(birinin) ismini vermek
:
-
adını vermek.
-
(birinin) işi başından aşmak (aşkın olmak)
:
-
pek çok işi olmak.
-
(birinin) işi rast gitmek
:
-
şans yardımıyla işi iyi, istediği gibi olmak.
-
(birinin) işini bitirmek
:
-
(Argo) öldürmek.
-
(birinin) iştahı açılmak
:
-
yemek isteği artmak.
-
(birinin) iştahı kabarmak
:
-
isteği çoğalmak, heveslenmek:
-
(birinin) izinden yürümek
:
-
birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürm ...
-
(birinin) izine basmak
:
-
(Eskimiş) gözden uzaklaştırmayarak ne yaptığını gözetlemek.
-
(birinin) kafasını vurmak
:
-
(Eskimiş) bir kimsenin kafasını kesmek.
-
(birinin) kalbini doldurmak
:
-
yüreğini sevgiyle ısıtmak.
-
(birinin) kanı kaynamak
:
-
coşkun ve kıpırdak olmak:
-
(birinin) kanına ekmek doğramak
:
-
1) birinin ölümüne yol açarak sevinmek; 2) birini küçük düşürmek, ...
-
(birinin) kanına susamak
:
-
belasını aramak:
-
(birinin) kanını kurutmak
:
-
canından bezdirmek.
-
(birinin) kanını yerde koymak
:
-
birini öldüreni ölümle cezalandırmamak:
-
(birinin) kanlısı olmak
:
-
birinin katili olmak:
-
(birinin) kapısını aşındırmak
:
-
yanına çok sık gitmek:
-
(birinin) kapısını çalmak
:
-
birine başvurmak:
-
(birinin) kârı olmamak
:
-
yapabileceği iş olmamak:
-
(birinin) karışanı görüşeni olmamak
:
-
işine kimse karışmamak, özgür olmak.
-
-
(birinin) karşısına geçmek
:
-
1) karşı düşünceye katılmak; 2) karşı partiye, gruba gitmek
-
(birinin) kaydını silmek
:
-
kayıttan düşmek.
-
(birinin) kazanı kapalı kaynamak
:
-
içyüzü bilinmemek.
-
(birinin) keli görünmek
:
-
(Teklifsiz Konuşma) kusuru ortaya çıkmak.
-
(birinin) keli kızmak
:
-
öfkelenmek.
-
(birinin) kellesini uçurmak
:
-
kafasını keserek koparmak.
-
(birinin) kellesini vurdurmak
:
-
öldürtmek:
-
(birinin) kemikleri sayılmak
:
-
çok zayıflamak.
-
(birinin) kemiklerini kırmak
:
-
birini çok dövmek, aşırı dayak atmak:
-
(birinin) kestiği tırnak olamamak
:
-
bir kimse, söz konusu olan kimseden değerce çok aşağı olmak.
-
(birinin) keyfini kaçırmak (bozmak)
:
-
üzmek:
-
(birinin) keyfini yapmak
:
-
her türlü istek ve dileği yerine getirmek:
-
(birinin) keyfinin kâhyası olmamak
:
-
birine alışkanlıklarına, davranışlarına, düzenine karışmaya hakkı ...
-
(birinin) kılığına girmek
:
-
onun gibi giyinmek.
-
(birinin) kılına dokunmamak
:
-
bir kimseye dokunacak, zarar verecek en ufak bir davranışta bile ...
-
(birinin) kızı kısrağı
:
-
birinin ailesindeki kızlar ve kadınlar.
-
(birinin) kirli çamaşırlarını ortaya dökmek
:
-
birinin ayıp, kusur veya suçlarını açıklamak, söylemek.
-
(birinin) koluna girmek
:
-
kolunu birinin koltuğu altından geçirmek:
-
(birinin) kolunda altın bileziği olmak
:
-
kazanç sağlayan bir mesleği, zanaatı olmak.
-
(birinin) konuğu olmak
:
-
birine konuk olarak gidip kalmak:
-
(birinin) koynuna girmek
:
-
biriyle yatıp sevişmek.
-
(birinin) kucağına oturmak
:
-
1) dizlerinin üstüne oturmak; 2) (Argo) yaltaklanmak; 3) (Argo) b ...
-
(birinin) kulağını bükmek
:
-
bir sorun karşısında dikkatli davranması için uyarıda bulunmak.
-
(birinin) kulağını çekmek
:
-
1) ceza olarak kulağını tutup bükerek çekmek; 2) uyarmak için haf ...
-
(birinin) kulağını çınlatmak
:
-
birini anmak.
-
-
(birinin) kulağını doldurmak
:
-
bir kimseye başkasından bilgi almadan önce konu üzerinde bilgi ve ...
-
(birinin) kulağının zarı patlamak
:
-
gürültü yüzünden rahatsız olmak.
-
(birinin) kuyruğuna basmak
:
-
birini incitip saldırıda bulunmasına yol açmak, tahrik etmek.
-
(birinin) kuyruğuna teneke bağlamak
:
-
1) biriyle aşırı derecede alay etmek; 2) birini, herkesin alay ed ...
-
(birinin) kuyruğunu kıstırmak
:
-
birini güç bir duruma düşürmek.
-
(birinin) kuyusunu kazmak
:
-
birinin yıkımına çalışmak, kötü duruma düşmesini istemek:
-
(birinin) künyesini okumak
:
-
ayıplarını yüzüne vurarak bir kimseye sövmek.
-
(birinin) leşini çıkarmak
:
-
çok dövmek, adamakıllı dövmek.
-
(birinin) leşini sermek
:
-
öldürmek:
-
(birinin) lokmasını dökmek
:
-
bir ölünün anısına lokma tatlısı yapıp dağıtmak.
-
(birinin) lokmasını saymak
:
-
sofrada yemek yiyen kimsenin ne kadar yediğine dikkat etmek.
-
(birinin) mahkemede dayısı olmak
:
-
yüksek bir makamda koruyucusu, kayırıcısı bulunmak.
-
(birinin) mahremiyetine girmek
:
-
bir kimsenin özel hayatını öğrenecek kadar ona yakın olmak:
-
(birinin) maskarası olmak
:
-
birinin eğlencesi olmak:
-
(birinin) maskarasını çıkarmak
:
-
birini rezil etmek, küçük düşürerek gülünç duruma sokmak.
-
(birinin) maşası olmak
:
-
sakıncalı bir işte biri tarafından araç olarak kullanılmak.
-
(birinin) muzipliğine uğramak
:
-
aldatılmak, şakaya hedef olmak:
-
(birinin) nabzına girmek
:
-
elindeki imkânları kullanarak birinin hoşnutluğunu kazanmak, biri ...
-
(birinin) nabzına göre şerbet vermek
:
-
birinin hoşuna gidecek, gururunu okşayacak yolda davranmak:
-
(birinin) nazını çekmek
:
-
her istediğini yerine getirmek:
-
(birinin) notunu vermek
:
-
bir kimse için kötü bir kanıya varmak.
-
(birinin) ocağına düşmek
:
-
birine koruması için sığınmak veya yardım etmesi için yalvarmak:
-
(birinin) ocağına incir (darı) dikmek (ekmek)
:
-
birinin evini barkını dağıtmak:
-
(birinin) omzuna binmek
:
-
yük olmak, ağırlık vermek.
-
(birinin) onuruna ... vermek
:
-
birine saygı göstermek için yemek, toplantı vb. ağırlamada bulunm ...
-
-
(birinin) ödünü koparmak (patlatmak)
:
-
çok korkutmak.
-
(birinin) öfke topuklarına çıkmak
:
-
çok öfkelenmek.
-
(birinin) öl dediği yerde ölmek, kal dediği yerde kalmak
:
-
onun sözünden çıkmamak.
-
(birinin) pabuçlarını çevirmek
:
-
dolaylı olarak kovmak.
-
(birinin) parasını çekmek
:
-
para sızdırmak, birinden birtakım gerekçelerle para almak:
-
(birinin) parasını yemek
:
-
çalışmadan bedavadan geçinmek, birinin sırtından geçinmek.
-
(birinin) parmağı ağzında kalmak
:
-
şaşakalmak, şaşmak, hayret etmek:
-
(birinin) parmağını aramak
:
-
ilgisini, bağlantısını aramak, kurulan düzeni araştırmak:
-
(birinin) pasaportunu eline vermek
:
-
kovmak, işten atmak.
-
(birinin) pastırmasını çıkarmak
:
-
(Teklifsiz Konuşma) bir kimseyi iyice dövmek, hırpalamak.
-
(birinin) pestilini çıkarmak
:
-
1) çok yormak; 2) çok dövmek:
-
(birinin) peşinde dolaşmak (gezmek)
:
-
bir amaçla birisini izlemek:
-
(birinin) peşinde gitmek
:
-
1) bir kimseyi izlemek; 2) düşünce ve görüşlerini benimsemek
-
(birinin) pirinci (çok) su kaldırmamak (götürmemek)
:
-
alıngan, çabuk darılır olmak, şakadan anlamamak.
-
(birinin) postuna oturmak
:
-
bir başkasının makamına geçmek.
-
(birinin) pöstekisini sermek
:
-
döverek kımıldamayacak duruma getirmek, pestilini çıkarmak.
-
(birinin) sakalına gülmek
:
-
ciddi gibi görünen sözlerle alay etmek.
-
(birinin) sakalının altına girmek
:
-
yakınlık kurarak ona düşüncesini aşılamak.
-
(birinin) sesi çıkmamak (kesilmek)
:
-
bir şey söylemeyerek susmak.
-
(birinin) sesi soluğu çıkmamak (kesilmek)
:
-
sesi çıkmamak:
-
(birinin) sırtından (para) kazanmak
:
-
para kazanmak için birini kullanmak:
-
(birinin) sırtından çıkarmak
:
-
o kimseye ödetmek.
-
(birinin) sırtından geçinmek
:
-
geçimini o kimseden sağlamak:
-
(birinin) sırtını sıvazlamak
:
-
birini desteklediğini göstermek.
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|