eng

Deyimler Sözlüğü (27)

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama

Deyimler Sözlüğü (27. Sayfa)

boş düşmek :
(Eskimiş) İslam hukukuna göre, kadın kocasından ayrılmak.
boş gezenin boş kalfası :
işsiz güçsüz dolaşan (kimse):
boş gezmek (gezinmek) :
işsiz güçsüz dolaşmak:
boş gözlerle bakmak :
anlamsız bakmak.
boş kalmak :
1) kimse oturmamak: 2) işsiz kalmak
boş kile dipsiz ambar :
dipsiz kile boş ambar.
boş konuşmamak :
gerçekleri söylemek, bilgisine dayanarak anlatmak:
boş koymak :
yoksun bırakmak.
boş ol (olsun) :
(Eskimiş) erkeğin karısını boşamak için söylediği söz:
boş oturmak :
hiçbir işi olmamak.
Boş Vermek :
(Argo) aldırmamak:
boş yerine vurmak :
böğürlerine vurmak.
boşa almak :
1) askıya almak; 2) motorlu araçlarda vites kolunu vitesten kurta ...
boşa çıkarmak :
olumlu bir sonuç alınmasını engellemek:
boşa çıkmak :
umut, düşünce vb. şeyler sonuç vermemek, gerçekleşmemek:
boşa gitmek :
harcanan emek, para hiçbir işe yaramamak, olumlu bir sonuca ulaşa ...
boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz :
içinden çıkılamayan güç bir durum karşısında kalındığında söylene ...
boşa vermek :
boş geçirmek.
boşta gezmek :
işsiz olmak:
boşta kalmak :
işsiz kalmak.
boy almak (sürmek) :
boyu uzamak, boylanmak.
boy atmak :
boyu uzamak, boylanmak, gelişmek.
boy bos yerinde :
uzun ve biçimli:
boy göstermek :
1) görünmek: 2) gösteriş yapmak
boy vermek :
1) su insan boyunu aşacak kadar derin olmak; 2) suya dalarak boyu ...
boya tutmak :
bir şey iyi boyanır olmak.
boya vurmak (çekmek, sürmek) :
boyamak:
boyası atmak :
boyası solmak.
boynu armut sapına dönmek :
çok zayıflamak.
boynu kıldan ince olmak :
haksız olduğu anlaşıldığında verilecek her türlü cezaya razı olma ...
boynuna almak :
bir şeyi borç veya ödev olarak üzerine almak:
boynuna geçirmek :
bir şeyi kendine mal etmek, zimmetine geçirmek.
boynunda kalmak :
bir sözü iletmediği veya birine ödenecek parayı ödemediği için üz ...
boynunu bükmek :
1) acındırıcı, çaresiz bir durumda kalmak: 2) bir durumu, bir işi ...
boynunu kırmak :
(Halk Dili) çekip gitmek:
boynunu uzatmak :
her şeye, her cezaya razı olmak.
boynunu vurmak :
başını keserek öldürmek.
boynuz çekmek :
boynuz kullanarak kan çekmek, hacamat etmek:
boynuz dikmek :
kadın başka erkekle ilişki kurarak kocasını aldatmak:
boynuz eğmek :
istemeyerek uymak, karşı tarafın gücünü kabul etmek.
boynuz isterken kulaktan olmak :
daha iyisini, mükemmelini ararken mevcut olanı yitirmek.
boynuz kulağı geçmek :
bir konuda daha sonra yetişenler yetenek bakımından eskileri geçm ...
boynuz takmak (takınmak, taktırmak) :
karısı başka bir erkekle ilişki kurarak aldatmak (aldatılmak):
boyu beraber :
kendi boyu kadar:
boyu boyuna, huyu huyuna :
karı koca veya arkadaşlar arasında her bakımdan uygunluk olması g ...
boyu devrilsin (devrilesi) :
ölsün' anlamında kullanılan bir ilenme sözü.
boyun bir karış uzadı :
(Alay) 'gereği olmayan o işi yapmakla sanki yükseldin' anlamında ...
boyun bükmek :
boynunu bükmek.
boyun eğmek :
isteyerek veya istemeyerek uymak, katlanmak:
boyun kesmek :
selam vermek için başını eğmek:
boyun kırmak :
saygı duyulan bir kimse karşısında, ayaktayken başı öne bükmek:
boyun olmak :
(Halk Dili) kefil olmak.
boyun vermek :
buyruk altına girmek.
boyuna bosuna bakmadan :
fizik yapısının gereğince gelişmemiş olmasını göz önünde bulundur ...
boyunca çocuğu olmak :
yetişkin çocuğu olmak.
boyunduruğa atmak (almak) :
güreşte hasmın başını koltuk altına alıp boynuna kol dolamak.
boyunduruğa vurmak :
baskı altına almak.
boyunduruk altına girmek :
başkasının baskısı altında kalmak.
boyunun ölçüsünü almak :
1) kendi yetersizliğini, beceriksizliğini anlamak: 2) beklediği y ...
boza gibi :
koyu ve bulanık (sıvılar).
boza olmak :
(Halk Dili) utanmak, bozum olmak.
bozdur bozdur harca :
(Alay) çok az olan şeyler için kullanılan bir söz.
bozguna uğramak (vermek) :
yenilip perişan olmak, dağılmak, hezimete uğramak:
bozuk çalmak :
(Argo) canı sıkılmış, yüzü asılmış olmak.
bozuk plak gibi :
sürekli tekrarlanarak.
bozum etmek :
(Argo) utandırmak, mahcup etmek.
bozum olmak :
(Argo) utanmak, utanacak duruma düşmek, mahcup olmak.
bozuntuya uğramak :
şaşkınlığa kapılmak.
bozuntuya vermemek :
bir kimsenin hoşa gitmeyen bir durumunda fark etmemiş gibi davran ...
böcek çıkarmak :
ipek böceği yetiştirmek.
böcek gibi :
ufak tefek ve esmer (çocuk).
bronz gibi :
tunca benzeyen, tunç renginde olan.
bucak bucak aramak :
her yerde aramak:
bucak bucak kaçmak :
bir olay, bir durum veya bir kimseyle karşılaşmamaya çalışmak:
bugün git, yarın gel :
bir iş yapılmak istenmediğinde baştan savmak için kullanılan bir ...
bugünden tezi yok :
hemen şimdi, derhâl:
bugünkü günde :
şimdi, içinde bulunduğumuz zamanda, şimdiki şartlarda:
buhar olmak :
(Halk Dili) yok olmak, kaybolmak:
buhran geçirmek :
bunalım geçirmek.
buhrana tutulmak :
buhran geçirmek.
bukağı vurmak :
bukağı takmak.
bukalemun gibi renkten renge girmek :
sürekli düşünce değiştirmek.
bula bula bunu (onu, bir şeyi, birini) bulmak :
1) var olanların en değersizini seçmek; 2) kötü bir şeye rastlama ...
bulantı vermek :
1) midesini bulandırmak; 2) (Mecaz) bıkkınlık vermek:
bulaşık suyu gibi :
kötü hazırlanmış, tadı tuzu olmayan (sulu yiyecek ve içecek).
buldumcuk olmak :
bir şeye sonradan ulaşınca şımarmak.
bulunmaz Bursa (Hint) kumaşı :
(Alay) çok az bulunduğu ve çok değerli olduğu sanılan şey:
bulup buluşturmak :
çaba göstererek bir şeyler sağlamak.
bulut gibi :
çok sarhoş.
bulut olmak :
çok sarhoş olmak:
buluttan nem kapmak :
en küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak:
buna değdi (idi) buna değmedi (idi) demek :
birçok şeyin, iyilerini seçip önceden beğenmeyip bıraktıklarını d ...
bunda bir iş var :
gizli veya bilinmeyen bir yönü olan olay veya durum için kullanıl ...
bundan iyisi can sağlığı :
bundan daha iyisi olamaz' anlamında kullanılan bir söz.
burnu (bile) kanamamak :
1) zarar görmemek, yarasız beresiz olmak; 2) tehlikeli bir durumd ...
burnu büyümek :
kibirlenmek, büyüklenmek:
burnu çenesine değmek :
çok yaşlanmak:
burnu Kafdağı'na çıkmak (varmak) :
kibirlenmek, şımarmak, burnu büyümek:
burnu Kafdağı'nda (olmak) :
çok kibirli (olmak):
burnu kırılmak :
büyüklenemez duruma gelmek.