eng
Dil Bilgisi Terimleri Sözlükleri
Bilim Terimleri Sözlükleri
Teknik Terimler Sözlükleri
Sanat Terimleri Sözlükleri
Spor Terimleri Sözlükleri
Hukuk Terimleri Sözlükleri
Ekonomi Terimleri Sözlükleri
Eğitim Terimleri Sözlükleri
Çevre Terimleri Sözlükleri
Sağlık Terimleri Sözlükleri
Sosyal Terimler Sözlükleri
Tarihi Şahsiyetler
Sarı Sayfalar
Deyimler Sözlüğü (34)
#
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
Deyimler Sözlüğü (34. Sayfa)
dediğim dedik, öttürdüğüm (çaldığım) düdük
:
bir insanın sözünde direndiğini anlatmak için söylenen bir tekerl
...
dediğinden (dışarı) çıkmak
:
sözünü dinlememek:
dedikodu çıkarmak
:
birisi hakkında dedikodu ortaya atmak.
dedikodu sermayesi olmak
:
konuşma, sohbet konusu durumuna gelmek:
defibela kabîlinden
:
bir belayı savarcasına.
defter açmak
:
1) para yardımı veya gönüllü toplamaya girişmek; 2) hesap açmak,
...
defter tutmak
:
(Ticaret) işlem veya hesapları düzenli olarak bir deftere geçirme
...
defteri dürülmek
:
1) ölmek; 2) öldürülmek; 3) görevine son verilerek bir yerden uza
...
defteri kapamak (kapatmak)
:
1) söz konusu işi artık yapmaz olmak; 2) bir şeyle ilgiyi kesmek:
defterinde olmamak
:
sahip bulunmamak, tabiatında bulunmamak:
defterinde yazmamak
:
kitabında yer almamak.
defterini dürmek
:
1) öldürmek: 2) işine son vermek, işten çıkarmak; 3) başarısını k
...
değer biçmek
:
bir şeyin değerini belirtmek, bir şeye değer koymak.
değer düşümüne uğramak
:
değersizleşmek:
değer vermek
:
değerli saymak, önem vermek.
değiş etmek
:
(Halk Dili) bir şey verip yerine başka bir şey almak:
değme gitsin
:
anlatılması güç, anlatılamaz' anlamında kullanılan bir söz.
değnek gibi
:
çok zayıf ve ince.
dehşet saçmak
:
ortalığa korku vermek:
dehşete düşürmek
:
çok korkutmak, dehşete kapılmasına sebep olmak:
dehşete kapılmak (düşmek)
:
çok korkmak:
deke düşmek
:
hileye, oyuna gelmek:
dekolte konuşmak
:
(Teklifsiz Konuşma) açık saçık konuşmak.
deli bayrağı açmak
:
(Şaka) âşık olmak.
deli çıkmak
:
1) çıldırmak; 2) (Mecaz) çok sinirlenmek
deli dana (danalar) gibi dönmek
:
ne yapacağını bilemeyerek şaşkınca davranmak.
deli etmek
:
1) çılgına çevirmek: 2) sinirlendirmek; 3) sağlıklı düşünemeyecek
...
deli gibi
:
deliye yaraşır davranışta, delicesine:
deli kızın çeyizi gibi
:
bir arada sergilenen ve birbirine yakışmayan (eşya).
deli olmak işten değil
:
densiz davranışlar, güç durumlar veya duyulan öfke karşısında düş
...
deli pösteki sayar gibi
:
çok karışık, çok ayrıntılı, sıkıcı bir işle uğraşma.
deli Raziye gibi
:
delice davranışlarda bulunan (kız veya kadın).
deli saraylı gibi
:
acayip biçimde giyinen, takıp takıştıran (kimse):
deliğe tıkmak
:
(Argo) tutuklamak, hapsetmek:
delik deşik etmek
:
1) bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik açmak; 2)
...
delik deşik olmak
:
1) bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik oluşmak:
...
delik eğirmek
:
(Argo) hapse girmek, tutuklanmak.
deliliğe vurmak
:
kendini deli gibi göstermek.
deliliği tutmak
:
delice davranmak.
delinin eline değnek vermek
:
kötülük yapabilecek bir kimsenin davranışlarını kolaylaştırmak.
deliye dönmek
:
1) çok sevinmek: 2) çok üzülmek
dem çekmek
:
1) kuşlar uzun ve güzel ezgiler çıkarmak: 2) (Şaka) içki içmek
dem dökmek
:
kadınlar aybaşında kan yitirmek.
dem tutmak
:
bir çalgıya başka bir çalgı veya sesle eşlik etmek:
deme gitsin
:
anlatılması güç, anlatılamaz' anlamında kullanılan bir söz:
demeç vermek
:
yetkili bir kimse bir konuda yayın organlarına açıklama yapmak, b
...
demediğini bırakmamak (koymamak)
:
birisi için kırıcı, ağır, ileri geri konuşmak.
demek istemek
:
1) bir şeyi anlatmak istemek: 2) bir düşünceyi söylemek istemek
demek olmak
:
anlamına gelmek:
demem o (ki)
:
(Halk Dili) 'benim söylemek istediğim' anlamında kullanılan bir s
...
demir almak
:
1) (Denizcilik) gemi yola çıkmak için çıpasını denizden çekmek, g
...
demir atmak
:
1) (Denizcilik) gemi çıpasını denize salmak: 2) (Mecaz) bir kimse
...
demir gibi
:
1) çok sağlam: 2) çok güçlü, çok kuvvetli
Demir Taramak
:
gemi rüzgâr veya akıntı yüzünden çıpasını sürümek.
Demir Üzerinde
:
(Denizcilik) demirini almış ve kalkmaya hazır (gemi).
demirbaştan düşmek
:
demirbaş listesinden çıkarmak, kaydını silmek.
Demokles'in kılıcı
:
her an gerçekleşebilecek tehlike.
deneme tahtasına çevirmek
:
bir şey üzerinde bilgisizce tedavi, onarım vb. işler yapmak.
deneyim kazanmak
:
deneyimli duruma gelmek.
dengeli kılmak
:
huzura, düzene kavuşturmak:
dengesi bozulmak
:
1) dik durumdan düşecek duruma gelmek; 2) tanınan ve bilinen ölçü
...
dengi dengine
:
uygun olanıyla:
dengine getirmek
:
punduna getirmek.
dengiyle karşılamak
:
kendisine yapılan bir işin karşılığını aynı değerde iş yaparak ve
...
deniz bindirmek
:
denizde birden fırtına çıkmak.
deniz çıkmak
:
denizde fırtına olmak.
deniz durmak (düşmek)
:
denizdeki fırtına geçmek.
denizde kum, onda para
:
parası çok kimse, zengin' anlamında kullanılan bir söz.
denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapmak
:
gerçekte bulunmayan bir konu üzerinde varmış gibi savunuculuğunu
...
denizden (denizi) geçip çayda boğulmak
:
bir işte büyük güçlükleri yendikten sonra önemsiz bir sebeple baş
...
denizden çıkmış balığa dönmek
:
sudan çıkmış balığa dönmek.
denize açılmak
:
kıyıdan çok uzaklaşmak:
Denize Çıkmak
:
gezi veya av için kıyıdan ayrılmak.
denize dökmek
:
düşmanı denize kadar sürüp yok etmek.
denk düşmek
:
1) uygun vakit ve fırsat olmak; 2) rast gelmek:
denk gelmek
:
1) uygun düşmek, uygun gelmek: 2) rast gelmek, rastlamak
denk getirmek
:
uygun zamanını ve durumunu bulmak, rastlatmak:
denli densiz söz söylemek
:
uygunsuz, yakışıksız ve saygısız sözler söylemek.
depara geçmek
:
koşuya veya yarışa hızla başlamak:
depara kalkmak
:
koşu veya yarış içinde hızını birdenbire artırmak.
depo etmek
:
yığmak, biriktirmek.
der oğlu der
:
bir şeyin sürekli söylendiğini anlatan bir söz.
derde (derdine) derman olmak
:
soruna çözüm bulmak, sıkıntıyı geçirmeye çare göstermek:
derde (dertlere) düşmek
:
1) sorunla karşılaşmak; 2) (Mecaz) hastalanmak:
derde düçar olmak
:
kötü bir duruma düşmek.
derdest etmek
:
yakalamak:
derdine deva bulmak
:
sıkıntıyı çözümlemek, atlatmak, çaresizliği yenmek:
derdine yanmak
:
kendi durumuna üzülmek.
derdini çekmek
:
üzüntüsüne katlanmak.
derdini dökmek
:
derdini, sıkıntılarını ayrıntılı olarak anlatmak, dile getirmek:
derdini Marko Paşa'ya anlat
:
yakınmanı dinleyecek kimse yok' anlamında kullanılan bir söz:
dere tepe düz gitmek
:
engelleri aşarak gitmek:
derece almak
:
başarı göstererek ödül kazanmak.
dereceye girmek
:
yarışma, sınav vb.nde üst sıralarda yer almak.
dereden tepeden konuşmak
:
gelişigüzel konuşmak, rastgele konular üzerinde konuşmak:
dereyi görmeden paçaları sıvamak
:
gerektiğinden çok önce veya henüz ortada hiçbir şey yokken hazırl
...
derine inmek
:
bir konu üzerinde uzun uzadıya durup araştırmak.
derisi kemiklerine yapışmak
:
çok zayıflamak:
derisine sığmaz
:
çok kibirli.
derisini yüzmek
:
1) derisini soymak, sıyırmak; 2) işkence ederek öldürmek; 3) (Mec
...