eng
Dil Bilgisi Terimleri Sözlükleri
Bilim Terimleri Sözlükleri
Teknik Terimler Sözlükleri
Sanat Terimleri Sözlükleri
Spor Terimleri Sözlükleri
Hukuk Terimleri Sözlükleri
Ekonomi Terimleri Sözlükleri
Eğitim Terimleri Sözlükleri
Çevre Terimleri Sözlükleri
Sağlık Terimleri Sözlükleri
Sosyal Terimler Sözlükleri
Tarihi Şahsiyetler
Sarı Sayfalar
Deyimler Sözlüğü (29)
#
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
Deyimler Sözlüğü (29. Sayfa)
can yakmak
:
1) zulmetmek, eziyet etmek: 2) bir kimseyi büyük zarar ve ziyana
...
cana (canına) can katmak
:
yaşama gücünü artırmak:
cana kıymak
:
öldürmek.
cana minnet saymak (bilmek)
:
bir lütuf olarak kabul etmek:
canavar gibi
:
1) iri yarı, saldırgan; 2) çok fazla:
canavar kesilmek
:
hırçınlaşmak, canavar gibi olmak:
canciğer kuzu sarması
:
içli dışlı, candan, pek içten:
canciğer olmak
:
birbiriyle çok yakın arkadaş olmak:
candan geçmek
:
ölmek:
canevinden vurmak
:
en etkileyici yönünden saldırmak:
canfes gibi
:
ince, taze ve sinirsiz (asma ve dut yaprağı).
canı acımak
:
1) çarpma, vurma vb. sonucu acı duymak: 2) üzülmek, rahatsız olma
...
canı ağzına (boğazına) gelmek
:
1) büyük bir tehlike karşısında ölecekmiş gibi bir korkuya kapılm
...
canı bayılmak
:
iç geçmek, takatsizlik göstermek.
canı burnuna (burnundan) gelmek
:
bir şey yaparken çok zorluk çekmek.
canı burnundan çıkmak
:
çok kızgın olmak, öfkelenmek:
canı cana ölçmek
:
başkasına yapılacak şeyi kendine yapılacak gibi düşünmek:
canı canına (içine) sığmamak
:
sabırsızlık göstermek, tahammül etmemek.
canı cehenneme
:
sevilmeyen bir kimse için duyulan öfke ve nefreti bildiren bir sö
...
canı çekilmek
:
1) vücudun herhangi bir organının canlılığı azalır gibi olmak; 2)
...
canı çekmek
:
bir şeyi istemek, istek duymak, arzulamak:
canı çıkmak
:
1) çok yorulmak veya çok zorluk çekmek: 2) ölmek
canı gelip gitmek
:
1) ayılıp bayılmak; 2) ümit ve ümitsizlik arasında kalıp heyecanl
...
canı gelmek
:
yeniden canlanmak, canı yerine gelmek.
canı gibi sevmek
:
çok güçlü bir sevgiyle bağlanmak:
canı gitmek
:
özen gösterilen, çok sevilen bir şeye zarar gelecek diye kaygılan
...
canı ile oynamak
:
tehlikeli işlerle uğraşmak.
canı ile uğraşmak
:
1) ağır hasta olmak, ölüm döşeğinde can çekişmek: 2) büyük sıkınt
...
canı istemek
:
heves duymak:
canı isterse
:
kabul etmezse etmesin' anlamında kullanılan bir söz.
canı sıkılmak
:
1) içi sıkılmak, yapacak bir işi olmamaktan tedirginlik duymak: 2
...
canı yanmak
:
1) çok acı duymak; 2) acı bir deneme geçirmek; 3) bir işte zarar
...
canı yerine gelmek
:
1) yorgunluğu geçmek; 2) sağlığını, gücünü kazanmak
canım dese canın çıksın diyor sanmak
:
birinin en gönül okşayıcı sözleri bile kendisine dokunmak, batmak
...
canımın içi
:
çok sevilen bir kimse için kullanılan bir söz:
canına acımamak
:
kendini düşünmeden, kendine bakmadan yaşamak.
canına değmek
:
1) çok hoşlanmak: 2) ruhu şad olmak
canına ezan okumak
:
bir kimsenin hakkından gelmek, öldürmek.
canına geçmek (işlemek veya kâr etmek)
:
çok etkilemek:
canına kastetmek
:
1) intihara kalkışmak; 2) birini öldürmeye hazırlanmak
canına kıymak
:
1) acımadan öldürmek; 2) kendini öldürmek:
canına minnet (olmak)
:
beklenilmeyen iyi bir durumla karşılaşıldığında duyulan memnunluğ
...
canına okumak
:
(Teklifsiz Konuşma) berbat ve perişan etmek:
canına susamak
:
ölmek istemek:
canına tak demek (etmek)
:
dayanamaz duruma gelmek, sabrı kalmamak:
canına tükürdüğümün (üfürdüğümün)
:
(Argo) kızgınlık ve öfke belirten bir söz.
canına yandığım (yandığımın)
:
(Argo) sevgi, hayranlık, öfke vb. duygular anlatan bir söz:
canına yetmek
:
katlanamayacak duruma gelmek, bezmek, bıkmak:
canından bezmek (bıkmak veya usanmak)
:
ölümü göze alacak kadar sıkıntı içinde olmak:
canından geçmek
:
ölmek için hazır olmak:
canını (bir yere) dar atmak
:
bir tehlikeden güçlükle kurtularak bir yere sığınmak.
canını almak
:
1) öldürmek: 2) canını verdirecek kadar memnun etmek; 3) sıkıntıy
...
canını bağışlamak
:
öldürülmesi gerekirken vazgeçmek.
canını burnundan getirmek
:
çok yormak, fazla çalıştırmak:
canını cehenneme göndermek (yollamak)
:
(Argo) öldürmek:
canını çıkarmak
:
hırpalamak, çok yormak, yıpratmak.
canını dişine almak (takmak)
:
1) her tehlikeyi göze alarak işe girişmek: 2) bütün gücünü harcay
...
canını sıkmak
:
sözlerle veya davranışlarla kişinin neşesini kaçırmak, huzurunu b
...
canını sokakta bulmak
:
sağlığı korumak gerektiğini anlatan bir söz:
canını vermek
:
1) kendini feda etmek: 2) hiçbir şey esirgememek; 3) bir şeye çok
...
canını yakmak
:
1) acı verecek bir biçimde cezalandırmak: 2) bir kimseyi, çok sık
...
canının derdine düşmek
:
ölüm korkusuna kapılmak.
canının içine sokacağı gelmek
:
çok hoşlanmak, çok sevmek.
cankulağı ile dinlemek
:
çok dikkatli dinlemek:
cansız düşmek
:
hastalık veya yorgunluk yüzünden bitkin bir duruma gelmek.
cart (zırt) kaba kâğıt
:
(Argo) yüksekten atana veya çalımlı bir tavır takınana karşı 'sen
...
cart cart ötmek
:
çok konuşmak:
cart curt etmek
:
göz korkutmak veya övünmek amacıyla abartılı konuşmak:
cartayı çekmek
:
(Argo) ölmek:
cascavlak (ortada) kalmak
:
bütün imkânları elinden alınmak:
cavlağı çekmek
:
(Argo) ölmek:
cayırtı koparmak
:
çok gürültü koparmak.
cayırtı vermek
:
gürültü ile gözdağı vermek.
cayırtıyı basmak
:
birdenbire bağırıp çağırmaya başlamak.
caz yapmak
:
1) boşa konuşmak, gevezelik etmek; 2) aykırı düşünceler ortaya at
...
ce demeye mi geldin?
:
(Şaka) 'bu kadar az oturmaya mı geldin?' anlamında kullanılan bi
...
cebellezi etmek
:
cebine indirmek:
cebi para görmek
:
parası yokken para kazanmaya başlamak.
cebine indirmek (atmak)
:
hakkı olmadığı hâlde parayı kendine mal etmek.
cebini doldurmak
:
karşılaştığı elverişli durumlardan yararlanarak bol para kazanmak
...
cebir kullanmak
:
bir işi yaptırmak için zora başvurmak.
cefa çekmek (görmek)
:
zulüm görmek:
cefaya katlanmak
:
zulme tahammül etmek:
cehennem gibi
:
çok sıcak.
cehennem ol!
:
defol!' anlamında kullanılan bir söz.
cehennem olup gitmek
:
defolmak:
cehenneme çevirmek
:
yaşanılmaz bir duruma getirmek:
cehenneme kadar yolu var
:
defolsun, istediği yere kadar gitsin' anlamında kullanılan bir sö
...
cehennemi boylamak
:
sevilmeyen bir kimse ölmek.
cehennemin bucağı (dibi)
:
çok uzak yer:
cehennemin dibine gitmek
:
kızılan bir kimse defolup gitmek.
ceketini alıp çıkmak
:
1) ilişkisini tamamen koparmak; 2) hiçbir şey almadan birlikteliğ
...
cellat gibi
:
acımasız.
cemaate uymak
:
içinde bulunulan bir topluluğa uyarak davranmak.
cemaatle namaz kılmak
:
imama uyarak namaz kılmak.
cemre düşmek
:
sıcaklık yükselmek:
cenaze gibi
:
benzi sararmış.
cenazeyi kaldırmak
:
1) ölüyü gömmek üzere götürmek; 2) ölüyü gömmek; 3) (Mecaz) ortad
...
cendereye sokmak
:
manevi baskı altına almak: