|
Deyimler Sözlüğü (45)
Deyimler Sözlüğü (45. Sayfa)
-
fişek atmak
:
-
1) ortalığı karıştıracak bir söz söylemek; 2) (Kaba) cinsel birle ...
-
fişek gibi
:
-
hızla.
-
fişek salıvermek
:
-
ara bozacak söz söylemek.
-
fişini çekmek
:
-
1) birine zarar vermek; 2) birini öldürmek; 3) yaşama dönme umudu ...
-
fişini tutmak
:
-
bir kimsenin davranışlarını fiş üzerinde belirlemek.
-
fit olmak
:
-
(Argo) ödeşmek, razı olmak:
-
fitil gibi
:
-
çok sarhoş.
-
fitil olmak
:
-
1) çok kızmak; 2) (Argo) sarhoş olmak
-
fitne fesat çıkarmak
:
-
1) ara bozucu söz söylemek; 2) ara bozucu davranışta bulunmak
-
fitne sokmak
:
-
ara bozmak, insanları birbirine katmak.
-
fiyaka satmak (sökmek)
:
-
(Argo) gösteriş yapmak, caka yapmak, çalım satmak:
-
fiyasko vermek
:
-
bir girişim başarısızlıkla sonuçlanmak.
-
fiyat ayarlamak
:
-
para değerindeki değişiklik ve başka ekonomik şartlar dolayısıyla ...
-
fiyat biçmek
:
-
bir değer için ödenecek para karşılığını belirlemek:
-
fiyat kırmak
:
-
fiyatı düşürmek, fiyatı indirmek.
-
fiyat vermek
:
-
isteyeceği veya ödeyeceği fiyatı bildirmek:
-
fiyatları dondurmak
:
-
fiyatların yükselmesini önlemek, fiyatların olduğu gibi kalmasını ...
-
flört etmek
:
-
karşı cinsten biriyle duygusal ilişki kurmak, çıkmak:
-
fol yok yumurta yok
:
-
bir konu ile ilgili ortada hiçbir belirti olmadığı hâlde varmış g ...
-
fonda etmek
:
-
demir atmak:
-
fondip yapmak
:
-
bir solukta, bir dikişte içmek.
-
fora etmek
:
-
1) açmak, çözmek: 2) (Argo) çıkarmak
-
format atmak (çekmek)
:
-
biçimlendirmek.
-
formda olmak
:
-
gerekli güç ve yeteneklere sahip olmak:
-
formdan düşmek
:
-
güç ve yeteneği yitirmek.
-
formunu korumak
:
-
1) gerekli güç ve yeteneği bozmadan sürdürmek; 2) diri ve canlı g ...
-
-
formül bulmak
:
-
bir işi çözümleyecek çıkar yol bulmak, çözüm bulmak:
-
forsu olmak
:
-
bir konuda saygınlığı, gücü, söz geçirirliği bulunmak.
-
forsunu yitirmek (kaybetmek)
:
-
etkinliğini ve saygınlığını kaybetmek.
-
fos çıkmak
:
-
bir işin sonu gelmemek, boş çıkmak.
-
fotoğraf çekmek
:
-
fotoğraf makinesiyle görüntü tespit etmek.
-
fotoğrafını almak
:
-
fotoğraf makinesiyle görüntüsünü tespit etmek.
-
foyası meydana (ortaya) çıkmak
:
-
bir olay dolayısıyla bir kimsenin kötü niteliği ortaya çıkmak:
-
foyasını belli etmek
:
-
göz boyacılığı, suçu, kötü niteliği veya gizli niyeti ortaya çıkm ...
-
fön çekmek
:
-
aletle saçı kurutup biçim vererek taramak:
-
Fransız kalmak
:
-
1) anlatılan bir konuyu anlayamamak; 2) herhangi bir konudan uzak ...
-
fren yapmak
:
-
freni kullanarak taşıtın hızını kesmek veya taşıtı durdurmak.
-
freni patlamak (tutmamak)
:
-
1) fren, görevini yapmamak; 2) (Mecaz) bir iş denetimden çıkmak
-
frikik vermek
:
-
(Argo) göğüs, bacak gibi vücudun belirli bölümlerini, bilerek vey ...
-
frikik yakalamak
:
-
(Argo) bilerek veya bilmeyerek gereğinden fazla açılmış olan göğü ...
-
fücceten gitmek
:
-
ansızın ölmek.
-
fülsüahmere muhtaç olmak
:
-
çok fakir, düşkün, zavallı olmak.
-
fütur etmemek
:
-
umursamamak, önemsememek:
-
fütur getirmek
:
-
bezginlik getirmek, bezmek.
-
gadre uğramak
:
-
haksız davranışlarla karşı karşıya gelmek:
-
gaf yapmak
:
-
bilmeden yersiz bir davranışta bulunmak veya başkasını incitecek ...
-
gafil avlanmak
:
-
beklenmedik bir sırada yakalanmak, habersiz ve hazırlıksız bir an ...
-
gaflet basmak
:
-
1) dalgın, dikkatsiz bir durumda bulunmak; 2) uykusu gelmek
-
gaflet uykusuna dalmak (yatmak)
:
-
1) dalgınlıktan ileri gelen uyuşukluk içinde olmak; 2) idraksizli ...
-
gaflet uykusundan uyandırmak
:
-
bilgisizlikten, idraksizlikten kurtarmak:
-
gaflete düşmek
:
-
gaflet içinde kalmak.
-
-
gagasından yakalamak
:
-
bir kimseyi karşı koyamayacak duruma getirmek.
-
gaipten haber vermek
:
-
kendisinde manevi güç olduğuna inanılan kimse, gelecekte neler ol ...
-
galebe çalmak
:
-
1) yenmek: 2) üstün gelmek, baskın çıkmak
-
galeyana gelmek
:
-
coşmak, hiddetlenmek:
-
galeyana getirmek
:
-
coşturmak:
-
galip gelmek
:
-
yenmek, üstün gelmek.
-
galop yapmak
:
-
at yarışında veya hazırlık çalışmasında iyi bir derece elde etmek ...
-
gam çekmek
:
-
tasalanmak, kaygılanmak, üzülmek:
-
gam yapmak
:
-
gam biçiminde deneme ve alıştırmayı çalgı veya sesle uygulamak.
-
gam yememek
:
-
tasa etmemek, kaygılanmamak, üzülmemek:
-
garanti altına almak
:
-
güvence altına almak:
-
garanti vermek
:
-
güvence altına almak:
-
garaz bağlamak
:
-
birine karşı kin beslemek:
-
gardını almak
:
-
1) savunma durumuna geçmek; 2) (Mecaz) önceden önlemini almak
-
gargaraya getirmek
:
-
1) gürültüye, karışıklığa boğarak bir sözün veya bir işin etkisin ...
-
garibine gitmek
:
-
yadırgamak, şaşırmak:
-
garip bulmak
:
-
yadırgamak, tuhaf ve anlaşılmaz olarak nitelemek:
-
gark olmak
:
-
1) gömülmek, batmak: 2) (Mecaz) boğulmak
-
gâvur inadı tutmak
:
-
iyiden iyiye inatlaşmaya başlamak.
-
gâvur olmak
:
-
1) Müslüman olmamak; 2) dinsiz olmak; 3) (Mecaz) boşuna harcanmak ...
-
gâvur ölüsü gibi
:
-
çok ağır ve hantal:
-
gâvura kızıp oruç yemek (bozmak)
:
-
başkasına kızıp kendine zararlı olan bir iş yapmak.
-
gaybubet etmek
:
-
göz önünde bulunmamak.
-
gayret dayıya düştü
:
-
iş, onu başarabilecek olana kaldı' anlamında kullanılan bir söz:
-
gayret göstermek
:
-
çaba harcamak, başarmak için çalışmak:
-
-
gayret vermek
:
-
isteklendirmek, özendirmek, yüreklendirmek.
-
gayrete gelmek
:
-
bir işi yapmaya veya bitirmeye özenmek; canlanmak:
-
gayretine dokunmak
:
-
bir işi yapamayacağını ileri sürenlere kızarak veya kendisinin ya ...
-
gaz vermek
:
-
1) motorlu taşıtlarda gaz pedalına basmak; 2) (Mecaz) dolduruşa g ...
-
gaza basmak (dayanmak)
:
-
1) harekete geçirmek veya hızını artırmak için motorlu taşıtın ga ...
-
gaza gelmek
:
-
dolduruşa gelmek.
-
gaza yüklenmek
:
-
harekete geçirmek veya hızını artırmak için motorlu taşıtın gaz p ...
-
gazaba gelmek
:
-
öfkelenmek, kızmak:
-
gazaba uğramak
:
-
güçlü bir kimsenin hışmına uğramak.
-
gazabını yenmek
:
-
öfkesini, şiddetini göstermemek veya bastırmak.
-
gazel okumak
:
-
1) gazel söylemek: 2) (Mecaz) oyalamak veya kandırmak üzere boş s ...
-
gazel tutturmak
:
-
yüksek sesle şarkı veya türkü söylemek:
-
gebe kalmak
:
-
1) insan veya hayvanın karnında yavru oluşmak: 2) (Mecaz) minnet ...
-
geberip gitmek
:
-
istenmedik bir biçimde ve beklenmedik bir zamanda ölmek:
-
gece gündüz dememek
:
-
1) vaktin uygun olup olmadığına bakmamak, vakit seçmemek; 2) bir ...
-
gece silahlı, gündüz külahlı
:
-
gerçekte iyi olmadığı hâlde iyi gibi görünen kimseler için kulla ...
-
gecekondu gibi
:
-
derme çatma yapılan (yapı).
-
geceyi (gecesini) gündüze (gündüzüne) katmak
:
-
aralıksız, gece gündüz çalışmak, büyük çaba göstermek:
-
geç kalmak
:
-
vaktinden sonra davranmak, gecikmek.
-
geç! (geç efendim!)
:
-
kulak asma, önem verme!' anlamında kullanılan bir söz:
-
geçimini doğrultmak
:
-
geçinmek için yeteri kadar para kazanmak:
-
geçinip gitmek
:
-
çok iyi değilse de şöyle böyle geçinmek:
-
geçiniz
:
-
1) 'bu söylediklerinizi kabul etmiyorum, daha mantıklı sözler söy ...
-
geçinmeye gönlü olmamak
:
-
herhangi bir konuda isteksizliğini belli etmek.
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|