Deyimler Sözlüğü (53)

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Deyimler Sözlüğü (53. Sayfa)

hasta etmek :
1) hasta olmasına yol açmak; 2) (Mecaz) bezdirmek, bıktırmak, usa ...
hastalık almak (kapmak, hastalığa tutulmak) :
bulaşıcı bir hastalığa yakalanmak.
hastanelik etmek :
birini aşırı derecede dövmek.
hastanelik olmak :
1) hastanede tedavi görmeyi gerektirecek kadar hastalanmak: 2) ço ...
hastaneye kaldırmak (yatırmak) :
tedavi amacıyla hastaneye götürmek.
haşa huzurdan (huzurunuzdan) :
uygunsuz bir şey söylemek zorunda kalındığında bağışlanma dileği ...
haşa sümme haşa :
öyle olmasına ihtimal yok, öyle değildir' anlamında kullanılan bi ...
haşadı çıkmak :
1) bozulmak, işe yaramaz duruma gelmek; 2) çok yorulmak, bitkinle ...
haşır neşir etmek :
kaynaştırmak, bir arada bulundurmak:
haşır neşir olmak :
kaynaşmak, bir arada bulunup uğraşmak:
hat çekmek :
telefon, telgraf tellerini döşemek veya direklere germek.
hata etmek (eylemek, işlemek) :
yanlışlık yapmak, yanılgıya düşmek:
hataya düşmek :
yanılmak:
hatır (hatırını) saymak :
gerekli saygıyı göstermek.
hatır almak :
gönül almak.
hatır eylemek :
hatırlamak:
hatır gönül bilmek (saymak veya tanımak) :
kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymak.
hatır gönül yapmak :
birini tutum ve davranışlarıyla mutlu etmek.
hatır gönül yıkmak (kırmak) :
kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymamak.
hatır için çiğ tavuk yemek :
bir kişiyi gücendirmemek için yapılması güç olan şeyleri bile yap ...
hatır sormak :
hâl hatır sormak:
hatıra (hatır ve hayale) gelmemek :
bir şeyin gerçekleşeceği, olacağı hiç düşünülmemek:
hatırı sayılır :
1) oldukça çok: 2) önemli, saygın, saygıdeğer
hatırına bir şey gelmesin :
bir düşüncede, sözde veya davranışta kötü bir amaç güdülmediğini ...
hatırına gelmek :
hatırlamak, aklına gelmek:
hatırına getirmek :
hatırlamasına yol açmak:
hatırında kalmak :
unutmamak, hatırlamak:
hatırında tutmak :
unutmamak.
hatırından (hatır ve hayalinden) geçmemek :
aklına gelmemek, düşünmemek:
hatırını hoş etmek :
sevindirmek, memnun etmek.
hatırını sormak :
hâl hatır sormak:
hatiften gelmek :
gaipten ses gelmek.
hatim indirmek :
Kur'an'ı başından sonuna kadar okuyup bitirmek, hatmetmek.
hatim sürmek :
okunan Kur'an'ı, önündeki Kur'an'dan takip etmek.
hatime çekmek :
son vermek.
hava açmak (açılmak) :
bulutlar dağılmak.
hava atmak :
herhangi bir üstünlüğünden dolayı şişinmek, caka yapmak.
hava basmak :
1) hava vermek; 2) (Argo) büyüklenmek, gururlanmak
hava bozmak :
havada yağmur, kar, dolu veya fırtına başlamak:
hava bulanmak :
yağmur yağacak duruma gelmek.
hava çarpmak :
iklim ve rüzgâr olumsuz etkilemek.
hava değiştirmek :
iklimi değişik bir yere gidip bir süre oturmak:
hava fena esmek :
ortamla ilgili her türlü şart kötü durumda olmak.
hava iyi esmek :
ortamla ilgili her türlü şart uygun durumda olmak.
hava kaçırmak :
1) nesneler için içindeki havayı tutamayıp dışarıya vermek; 2) ye ...
hava kapanmak :
gökyüzü bulutlarla örtülmek.
hava kararmak :
1) güneşin batmasıyla ortalık kararmak: 2) gökyüzü iyice bulutlan ...
hava patlamak :
fırtına çıkmak:
hava vermek :
1) tekerlek vb. cisimleri hava ile şişirmek, şişkinliğini artırma ...
hava yapmak :
1) kalorifer peteğinde sıvının yerine hava dolmak; 2) (Mecaz) böb ...
havada kalmak :
1) yerden yüksekte bulunmak: 2) (Mecaz) sonuca ulaşmamak
havadan nem kapmak :
en küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak:
havalara uçmak :
çok sevinmek:
havale gelmek :
1) postane veya banka yoluyla para gelmek; 2) gebe ve çocuklara ç ...
havan batsın :
böbürlenmen boşa çıksın' anlamında kullanılan bir söz.
havan dövücünün hınk deyicisi :
başkasına yardım edecek veya yüreklendirecek gücü olmadığı hâlde ...
havanda su dövmek :
boşuna uğraşmak:
havanın gözü yaşlı :
nerede ise yağmur yağacak' anlamında kullanılan bir söz.
havasına uymak :
1) bulunduğu çevre ve ortamı benimsemek; 2) birinin huyunu almak
havasını almak :
1) kalorifer peteğinde oluşan havayı boşaltarak sıvı maddenin dol ...
havasını bulmak :
keyiflenmek, neşelenmek.
havaya girmek :
1) hazır olmak; 2) kibirlenmek
havaya gitmek :
hiçbir şeye yaramamak, boşa gitmek.
havaya pala (kılıç) sallamak :
boşuna, gereksiz çaba harcamak.
havaya savurmak :
gereksiz yere harcamak.
havaya uçmak :
1) patlama dolayısıyla zarar görmek; 2) (Mecaz) havaya gitmek
havayı bozmak :
bir topluluğun keyfini kaçırmak:
havayı koklamak :
1) bir yere göz atmak; 2) gelişmeleri veya ortamı anlamaya çalışm ...
havlu atmak :
1)(Spor) çalıştırıcı, sporcusunun karşılaşmayı terk ettiğini bild ...
havsalası almamak :
aklı kabul edememek:
havsalasına sığmamak :
1) aklı almamak, kavrayamamak; 2) kabul edememek
havyar kesmek :
(Argo) çalışmadan vakit geçirmek, vakti boşa harcamak:
hay hayı gitmek vay vayı kalmak :
sağlığını, gençliğini yitirerek yakınır duruma gelmek.
hayâ perdesi yırtılmak :
utanç duymamak:
hayal gibi :
ince, zarif:
hayal kırıklığına uğramak :
çok istenilen veya umulan bir şeyin gerçekleşmemesinden üzüntü du ...
hayal kurmak :
gerçekleşmesi istenen, özlenen şeyi düşünmek:
hayal olmak :
1) gerçekleştirilememek; 2) geçmişte kalmak, hatıra olmak
hayale dalmak :
dış dünyadan uzaklaşarak gerçekleşmesi istenilen şeyleri veya hat ...
hayale kapılmak :
hayallerin etkisi altında kalmak:
hayalî fenere dönmek :
çok zayıflamak.
hayalinden geçirmek :
olmasını istemek, düşünmek:
hayat geçirmek :
yaşamak, varlığını sürdürmek:
hayat memat meselesi (yapmak, olmak) :
ölüm kalım meselesi.
hayata atılmak :
geçim sağlamak üzere çalışmaya başlamak:
hayata bağlamak :
yaşamayı sevdirmek, hayattan kopmamak:
hayata geçirmek :
uygulanır duruma getirmek, canlılık kazandırmak.
hayata gözlerini yummak (kapamak) :
ölmek.
hayata küsmek :
bezgin, kötümser olmak, yaşama isteğini yitirmek:
hayatı kaymak :
her işi ters gitmek, mahvolmak.
hayatına girmek :
yaşamında yer almak.
hayatından çıkarmak :
ilgisini, ilişkisini tamamen kesmek:
hayatını (birine) borçlu olmak :
1) biri tarafından ölümden kurtarılmış olmak; 2) birinin yaşamı b ...
hayatını kazanmak :
geçimini sağlamak:
hayatını yaşamak :
her türlü baskıdan uzak, dilediğince, gönlünce yaşamak.
hayatının baharında olmak :
hayatının en güzel dönemini yaşıyor olmak.
hayatının baharını yaşamak :
hayatının en güzel günlerini yaşamak.
haybeye kürek çekmek :
boşu boşuna uğraşmak.
haydi canım sen de :
böyle şey olmaz, sana inanmam' anlamında kullanılan bir söz.
haydi oradan :
1) kovmak, azarlamak için kullanılan bir söz; 2) haydi canım sen ...

Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama