|
Deyimler Sözlüğü (57)
Deyimler Sözlüğü (57. Sayfa)
-
içi dışına çıkmak
:
-
1) kusmak; 2) kusacak duruma gelmek:
-
içi erimek
:
-
kaygı duymak, çok üzülmek.
-
içi ezilmek
:
-
1) üzülmek, yüreği burkulmak: 2) acıkma hissi duymak; 3) (Mecaz) ...
-
içi ezim ezim ezilmek
:
-
çok üzülmek:
-
içi geçmek
:
-
1) istemeden kısa bir süre uyuyuvermek: 2) bir işe yaramaz duruma ...
-
içi gitmek
:
-
1) içi sürmek; 2) bir şeyi yapmayı veya elde etmeyi çok istemek:
-
içi götürmemek
:
-
1) acıklı bir durum karşısında dayanamamak; 2) kıskanmak, çekemem ...
-
içi hop etmek
:
-
birdenbire heyecanlanmak:
-
içi ısınmak
:
-
hoşlanmak, sevmek:
-
içi içine geçmek
:
-
tedirgin olmak.
-
içi içine sığmamak
:
-
telaş, sabırsızlık, coşkunluk göstermekten kendini alamamak:
-
içi içini yemek
:
-
1) istediğini yapamama yüzünden üzülmek: 2) dert etmek
-
içi kağşamak
:
-
isteksiz ve gönülsüz olmak:
-
içi kalkmak (kabarmak)
:
-
1) iğrenmek; 2) taşkın bir ağlama duygusu içinde bulunmak; 3) duy ...
-
içi kan ağlamak
:
-
çok üzüntü duymak:
-
içi kapanmak
:
-
sıkılmak, bunalmak.
-
içi kararmak
:
-
1) sıkılmak, bunalmak: 2) hiçbir şeyden tat alamaz olmak; 3) umut ...
-
içi kazınmak (kıyılmak)
:
-
açlıktan midesinde eziklik duymak.
-
içi paralanmak (parçalanmak)
:
-
birine acıyarak çok üzülmek:
-
içi rahat etmek
:
-
kaygı duyulacak bir konu bulunmadığını öğrenerek ferahlamak:
-
içi sıkılmak
:
-
bunalmak:
-
içi sızlamak
:
-
bir şey veya kişi için çok üzülmek.
-
içi sürmek
:
-
ishal olmak.
-
içi titremek
:
-
1) özen göstermek; 2) çok üşümek; 3) duygulanmak
-
içi vık vık (fık fık, pır pır) etmek
:
-
sabırsızca, tedirgin davranmak.
-
içi yağ bağlamak
:
-
yüreği yağ bağlamak.
-
-
içi yanmak
:
-
1) çok susamak; 2) büyük bir acı, sıkıntı vb. nedenlerle çok üzül ...
-
için için gülmek (gülümsemek)
:
-
belli etmeden, gizli gizli gülmek:
-
için için kaynamak
:
-
aşırı heyecan, gözü peklik ve hareket içindeyken bunu belli etmem ...
-
için için yanmak
:
-
1) ateşin yanması sürmek, farkına varılmadan yanmak: 2) (Mecaz) d ...
-
içinde kaybolmak
:
-
1) göze çarpmamak: 2) giysi çok büyük gelmek; 3) beklenen sonuca ...
-
içinde olmak
:
-
1) herhangi bir özellik yaradılışında var olmak; 2) hevesli, iste ...
-
içinden bir şeyler kopmak
:
-
içi ezilmek:
-
içinden geçirmek
:
-
bir şeyi yapmayı düşünmek.
-
içinden geçmek
:
-
düşünmek, aklından geçmek:
-
içinden gelmek
:
-
bir şeyi yapmak için içten bir istek duymak:
-
içinden kan gitmek
:
-
içi kan ağlamak:
-
içinden konuşmak
:
-
kimsenin duymayacağı kadar yavaş sesle konuşmak.
-
içinden okumak
:
-
1) ses çıkarmadan okumak; 2) (Argo) sessiz bir biçimde sövmek
-
içinden yanmak
:
-
çok istemek, sabırsızlık göstermek:
-
içine almak
:
-
kapsamak.
-
içine ateş atmak
:
-
aşırı acı, sıkıntı veya üzüntü verecek davranışta bulunmak:
-
içine ateş düşmek
:
-
büyük bir acı ve üzüntünün etkisi altına girmek:
-
içine atmak
:
-
1) sıkıntısını kimseye belli etmemek; 2) yapılan bir kötülüğe kar ...
-
içine baygınlıklar çökmek
:
-
sıkıntı, fenalık basmak:
-
içine çekilmek (kapanmak)
:
-
çevresindeki kişilerle ilgi kurmamak, duygularını kimseye açmamak ...
-
içine çekmek
:
-
1) soluk almak; 2) (Mecaz) bilincine varmak, anlamak:
-
içine daralma gelmek
:
-
sıkıntı basmak, sıkılmak:
-
içine dert olmak
:
-
bir şeyi yapamamaktan dolayı üzülmek.
-
içine doğmak
:
-
bir işin olacağını veya olduğunu hiçbir belirtiye dayanmadan önce ...
-
içine dokunmak
:
-
dertlendirmek, üzmek.
-
-
içine fenalık gelmek (basmak)
:
-
ruhu daralmak, sıkılıp bunalmak:
-
içine hüzün çökmek
:
-
kederlenmeye, hüzünlenmeye başlamak:
-
içine işlemek
:
-
duygulanmak, etkilenmek, dokunmak:
-
içine kurt düşmek
:
-
kendisine zararı dokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkula ...
-
içine kuşku çökmek
:
-
içten içe şüphesi yoğunlaşmak.
-
içine oturmak
:
-
çok etkilenmek, çok üzülmek.
-
içine sinmek
:
-
1) isteğince olduğu için huzur ve mutluluk duymak: 2) içi rahat e ...
-
içine su serpilmek
:
-
ferahlamak.
-
içine tükürmek
:
-
bir şeyi bozup berbat etmek:
-
içini açmak
:
-
derdini anlatmak, içini dökmek:
-
içini bayıltmak (kıymak)
:
-
1) tatlı, ağır gelip artık yiyememek; 2) (Mecaz) çok konuşarak ve ...
-
içini boşaltmak
:
-
1) sıkıntı ve derdini söylemek: 2) öfkesini açığa vurmak; 3) bank ...
-
içini çekmek
:
-
iç çekmek:
-
içini çürütmek
:
-
ruhunu karartmak, bezdirmek, yıldırmak:
-
içini dondurmak
:
-
şaşırtmak, ürpertmek:
-
içini dökmek
:
-
1) derdini anlatmak, iç dünyasındaki duygu ve düşüncelerini bir b ...
-
içini ezmek
:
-
üzüntüsünü, sıkıntısını duymak:
-
içini ısıtmak
:
-
hoş, güzel bir şey hoşluk duygusu yaratmak, coşku vermek.
-
içini karartmak
:
-
bunalıma veya sıkıntıya sokmak, endişeye düşürmek:
-
içini kemirmek
:
-
bir üzüntüden rahatsızlık duymak, tedirgin olmak.
-
içini kurt yemek (kemirmek)
:
-
sürekli bir kaygı içinde bulunmak.
-
içini parçalamak (parça parça etmek)
:
-
çok üzülmek, aşırı derecede sıkılıp harap olmak:
-
içini sıkmak
:
-
sıkıntı vermek:
-
içini yakmak
:
-
çok üzülmek:
-
içini yemek
:
-
çok üzülmek:
-
-
içinin ateşi küllenmek
:
-
sıkıntıdan kurtulmak:
-
içinin yağı erimek
:
-
telaş veya kaygı ile üzülmek:
-
içli dışlı olmak
:
-
karşılıklı olarak candan ve içten davranmak, teklifsiz görüşmek:
-
içli dışlı tanımak
:
-
yakından, bütün özellikleriyle bilmek:
-
içtikleri su ayrı gitmemek
:
-
sıkı fıkı dost, arkadaş olmak:
-
idare etmek
:
-
1) yönetmek, çekip çevirmek: 2) tutumlu kullanmak
-
idaresini bilmek
:
-
yerine göre harcamak, tutumlu davranmak.
-
iddiaya girmek (tutuşmak)
:
-
karşıt iddialarda bahse girişmek:
-
idman yapmak
:
-
beden hareketleri yapmak:
-
idrak etmek
:
-
1) akıl erdirmek, anlamak, kavramak: 2) erişmek, ulaşmak
-
ifade vermek
:
-
(Hukuk) bir olayla ilgili olarak gördüğünü, bildiğini yetkili vey ...
-
iflah olmamak
:
-
1) onmamak, düzelmemek: 2) doğru davranışta bulunmamak
-
iflahı kesilmek
:
-
çaresiz kalmak:
-
iflahını kesmek
:
-
(Teklifsiz Konuşma) gücünü tüketmek, bir daha düzelemeyecek bir d ...
-
iflas bayrağını çekmek (borusunu çalmak)
:
-
1) (Teklifsiz Konuşma) ticarette batmak; 2) her şeyini yitirmek
-
iflas etmek
:
-
1) bir kimse veya kuruluş için mahkeme kararıyla anaparasını yiti ...
-
ifrat tefritte kalmak (bulunmak)
:
-
herhangi bir konuda çok ileri gitmek veya geride kalmak.
-
ifrata kaçmak
:
-
çok ileri gitmek, aşırı davranmak.
-
ifrata vardırmak
:
-
bir şeyin ölçüsünü kaçırmak.
-
ifrit kesilmek (olmak)
:
-
çok öfkelenmek, çok kızmak:
-
iftihara geçmek
:
-
okuldaki başarısı ve iyi davranışları sebebiyle üstün öğrenci seç ...
-
iftira atmak
:
-
iftira etmek:
-
iftira çalmak
:
-
iftira etmek:
-
iftiraya uğramak
:
-
kasıtlı ve asılsız suç yüklenmek:
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|